Hele de tek adam yönetimi, elindeki devlet imkanlarını kullanarak İsrail’i durdurmak için etkili girişimler yapma yerine bir sivil toplum örgütü gibi miting yaparak İsrail’e tepki göstermeyi amaçlıyorsa, bundan İsrail’in etkilenmesi beklenemez. Ancak bunda iktidarın bölge politikasının ne kadar gerçeklerden uzak bir tutuma karşılık geldiği herkesin gözüne sokulmuştur.
Kaldı ki sadece İsrail’e karşı yaptırımların İsrail’i durdurmak için yetmesi de gerçekçi bir beklenti değildir. Ancak İsrail’e yönelik yatırımlar ABD’ye karşı yaptırımlarla birleştiği ölçüde bir karşılık bulabilecektir. Örneğin İncirlik ve Kürecik gibi ABD üslerinin kapatılması girişimleriyle birleşmeyen İsrail’e yönelik yaptırımların etkili olması beklenemez.
Çünkü İsrail demek bölgedeki ABD demektir.
Çünkü İsrail’in ekonomik, siyasi, askeri… tüm varlığının arkasında ABD vardır.
Hamas’ı “mücahitler grubu” olarak tanımlayan Erdoğan’a ilk tepki İsrail Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar’dan geldi: “Erdoğan terörü destekliyor. Artık Türkiye ile ilişkilerimizi yeniden hesaplamanın zamanı geldi” dedi.
Yani Erdoğan için de bölgedeki girişimlerin sonuç vermesi artık daha büyük zorluklarla karşı karşıyadır.
Çünkü bir yerdeki çıkar çatışmaları savaş araçlarıyla devam eder bir düzeye gelindiğinde “itidalcilik”, “ara buluculuk”, “garantörlük” gibi bir çizgide olmak, sadece güçlü olandan yana olmak anlamına gelmektedir.