Kaftancıoğlu’na verilen cezanın onaylanması karşısında CHP’nin tepkisini sadece kendi vekillerini İstanbul İl Örgütü’nün önüne çağırması, çağrıya uyarak gelen on binlere ve televizyonları karşısında bu saldırıya ne tepki verileceğini bekleyen milyonlara; tepki olarak sadece 21 Mayıs’ta Bursa’da yapılacak mitingin İstanbul’a alınacağının duyurulması, en azından yeni bir “Adalet Yürüyüşü” benzeri bir eylem çağrısı bekleyen milyonlarda “Bu alarm bunun için miymiş?” hayal kırıklığı yaratmıştır.
Sadece bu son çağrı olsaydı, “Çok ani bir karardı”, “Şu kaygı, bu kaygı gözetildi! gibi gerekçeler sunulabilir, bunlar da “makul gerekçeler” olarak kabul edilebilirdi. Ama öyle değil. Tersine CHP, son yıllarda kitlelerin sokağa çıkması ve kendi inisiyatifleriyle talepleri etrafında birleşerek harekete geçmesinden iktidar kadar korkar oldu.
(…) CHP’nin bu korkusunu fark eden iktidar, “Sokağa çıkmayı” “CHP’nin yumuşak karnı” olarak kullandı, kullanmaya da devam ediyor.Mitingler kitle mücadelesinin elbette ki önemli ve en yaygın araçlarındandır. Ama, özellikle de düzen partileri, mitingleri sıkça yığınların öfkesinin boşaltıldığı, dolayısıyla sermaye partilerinin yığınları zapturapt altına alma araçları olarak da kullanıyorlar.