17 Ağustos 1999 depreminin üstünden tam 20 yıl geçti.
“Aradan geçen 20 yılda depreme ne kadar hazırlandık, 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos depreminden ne kadar ders aldık?” dersek, her halde bu soruya verilecek yanıt, “Hemen hemen hiç”tir!
Ama bu süre içinde bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin neresinde az çok hissedilir bir deprem olsa, “İstanbul depreme hazır mı?” sorusu etrafında, bütün depremle ilgili bilimin ve teknolojik imkanların sayılıp döküldüğü bir gürültü koparıldığını söyleyebiliriz…
17 yıldır AKP iktidarı ise, depreme karşı alınması olmazsa olmaz olan önlemleri umursamazken, tek çözüm olarak, eski binaların yıkılıp yerlerine yeni binalar yaptırılması olarak sunulan, “kentsel dönüşüm”le çıkmıştır. Ama onu da gerçek bir “kentsel dönüşüm”, kenti insanca yaşanacak bir kente dönüştürme yerine, müteahhitler için en kârlı olacak bir kentsel dönüşüm olarak sahneye sürmüştür.
Kısacası AKP depreme karşı en somut “çözümü” olan kentsel dönüşümü, neoliberal bir yaklaşımla, artık herkesin rantsal dönüşüm dediği bir ucubeye dönüştürmüştür. Ki, bugün bu “AKP çözümü”, “inşaat sektörünün krizi” olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır.