Bugün meydanları dolduracak kitlelerin önünde çok önemli bir görev var. Savaş çığırtkanlıklarına, sınır ötesi müdahale heveslerine, emperyalizmin ayak oyunlarına karşı çıkmak yakıcı bir ihtiyaç ve tarihsel bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.
Estirilmek istenen şoven-milliyetçi rüzgârı teşhir ederek toplumlar arasında dayanışma köprüleri inşa etmek her zamankinden de aciliyet teşkil ediyor.
Birlik, dayanışma ve mücadele mevzilerini geliştirmede kaybedilen her yeni gün, 1 Mayıs meydanlarını şenliğe dönüştürenlerin aleyhine olacaktır. Safların sıklaştırılıp mücadelenin büyütülmesinden başka bir seçenek yok.
İşçileri, emekçileri, yoksulları, ezilenleri işsizlik, yoksulluk ve sefalete mahkûm eden saldırılar sürdükçe silah tekelleri, savaş baronları, din tüccarları karına kar, saltanatlarına saltanat katacak.
Bu nedenledir ki 1 Mayıs’ta bu sömürü düzenine, emperyalist saldırganlığa karşı sınıfsız, sömürüsüz kardeşçe bir dünya özlemimizi her zamankinden de güçlü bir şekilde dillendirme zamanıdır.
Kapitalist sömürüye, neoliberal yıkıma ve emperyalist saldırganlığa karşı sesimizi daha gür çıkarmak için işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününde haydi alanlara…