Türkiye, Trablus’a sadece mali destek sunmuyor, bu ülkenin güvenliğini de sağlıyor. Trablus’a yürüyen General Hafter’i durduran da Türkiye’nin desteğiydi. Libya’da konuşlu askerler, inşa edilen üsler, kiralanan limanlar, sık sık Ankara’da ağırlanan liderler. Hepsi Türkiye’nin bu ülkedeki askeri-siyasi ağırlığını gösteriyor.
Tam da bu nedenle Trablus yönetiminde patlak veren krizin Ankara’dan bağımsız ele alınamayacağına dair çeşitli olasılıklar üzerinde duruluyor.
1-Görüşme Ankara’nın planıydı: Trablus’un hamisi konumundaki Ankara, Tel Aviv ile ilişkileri rayına koyduktan sonra hamisi olduğu Trablus’u da benzer bir yola itti. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yeni açılımlar peşinde olan Saray rejimi yeni bölgesel stratejisi kapsamında bir siyasi-ekonomik hat oluşturma peşinde.
2-Ankara’yı devreye Tel Aviv soktu: Bir diğer iddia ise Tel Aviv’in, Trablus’un hamisi konumundaki Ankara’yı devreye sokarak Libya ile ilişkileri düzeltmeye çalıştığı yönünde. Abraham Anlaşmaları kapsamında Körfez Arap ülkeleri ve Fas ile resmi ilişkiler kuran İsrail, benzer anlaşmayı diğer bölge ülkeleriyle de yapmanın peşinde. Burada da Türkiye’nin nüfuzu kullanılmaya çalışılıyor.