Pazartesi günü, CHP öncülüğünde Ankara-İstanbul güzergâhında yürütülen hareketin sadece bir ‘Adalet Yürüyüşü’ değil, daha çok bir ‘Türkiye Yürüyüşü’ olduğunu gözleme fırsatım oldu.
Anayasal ve barışçıl yöntemle, yine ilkeleri Anayasa’da belirlenen ‘demokratik hukuk devleti’ için yapılan bu özgün yürüyüş, ulusal olmakla birlikte, demokrasi/adalet ve hukuk mücadelesi için ulusal-ötesi etki ve esin kaynağı olmaya aday.
Kuşkusuz, 16 Nisan metni de, ulusal-ötesi etkiye sahip olabilir; fakat kişisel iktidar temelinde otoriter rejimleri özendirme yönünde…
Bu nedenle, Hükümet Başkanı’nın, ‘Türkiye Yürüyüşü’nü itibarsızlaştırma yönünde çaba harcamak yerine, ‘sürdürülebilir olmayan Anayasa nasıl milli hale getirilebilir’ sorusu üzerinde kafa yorması, ülkemizin geleceği için yaşamsal.