Biliyorsunuz, 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimdeki büyük hezimetin sebeplerinden biri olarak tepkilere rağmen İsrail ile ticaretin sürdürülmesi gösterildi. “Bunun intikamı” diyenler var polisin uyguladığı orantısız şiddeti izah etmek için.
Bu analiz tam olarak durumu açıklamıyor. Uygulanan şiddetin dozundaki artışı seçim sonrasına bağlamak mümkün ama bu da anlaşılır bir durum. Hiçbir hükümet tam da seçimden önce böyle bir şeyi yapmak üzere siyasi aklını kiraya veremez çünkü.
Söz konusu tahammülsüzlük yeni değil. Sadece seçimden önce yaka paça göz altına alınıyordu İsrail ile ticarete karşı protesto yapanlar, şimdi ise tekme tokat…
Meselenin özünde hükümetin Gazze konusundaki büyük çaresizliği var. İçine düştüğü mecburiyet hali var.
Yoksa, hükümet istemez mi Gazze konusunda milletin hassasiyetine paralel bir tavır göstermeyi? Hele bir seçim arifesinde bunu siyasi kampanyasının merkezine koyup böyle bir fırsatı en güzel şekilde değerlendirmeyi?
Ne yazık ki bunu yapabilecek durumda değil artık. Hem ekonomide hem de dış politikada bugüne kadar sürdürülen hesapsız ve akıl dışı politikaların yol açtığı tahribat hükümetin bugün elini kolunu bağlıyor.