Peki, bu çok düşük emekli maaşı sorununu çözmek için ne yapıldı? Tıpkı asgari ücret gibi “Asgari emekli maaşı” kavramı getirildi. Denildi ki, “bir emeklinin maaşı şu seviyenin altında olamaz”. Ve böylece emeklilik maaşında da asgariler belirlendi. Ve olan asgari maaşın üzerinde geliri olanlara oldu. Mesela 3000 lira brüt ücret alan bir kişi de yüzde 35 maaş bağlama oranı üzerinden bakıldığında sadece ve sadece 1050 TL emekli aylığı almaya hak kazanabiliyor. Hatta 5000 TL brüt maaşı olan bile ancak 1750 TL emekli maaşına hak kazanıyor. Kısaca çalışırken ücret farkı yüksekliği emekli olunca ortadan kalkıyor. Çok çalışan ve biraz yüksek ücret alanlardan maaşlar kesiliyor ve asgari emeklilere veriliyor.
Çok çalışmanın ve çok maaş almanın emeklilikte nerede ise hiçbir önemi olmuyor. Bu nedenle birçok çalışanın ve işverenin maaşları asgari ücretten göstermesinin önünde sadece cezai şart engeli bulunuyor. Bir çalışan açısından iş hayatında yüksek ücret almanın ve bunu kayıtlı göstermenin nerede ise hiçbir cazibesi kalmıyor. Hatta bir başka açıdan okumak ve değer oluşturarak yüksek ücret almak emeklilik sisteminde cezalandırılmış oluyor. İşte sorun da tam burada…
Özal’ın toplumu ‘ortadirek’ sınıfında buluşturma hayali, artık ‘asgaride’ buluşma projesine dönüşmüş durumda. Kısaca asgaride buluşan bir toplum oluşuyor.