KEMAL GÖKTAŞ
kemalgoktas@diken.com.tr
@kemalgoktas
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK), tutuklu işadamı Osman Kavala’ya ilişkin dosyaları mahkemesinden istemesinin ardından, HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş için de geçen temmuz ayında Anayasa Mahkemesi (AYM) kararından sonra dosya istediği ortaya çıktı.
HSK’nın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve AYM kararlarına uygun karar vermenin terfilerde dikkate alınacağını hatırlatarak Kavala’nın dosyalarını istemesi, Kavala’nın tahliye edilebileceğine ilişkin beklentiler doğurmuştu.
Ancak kurul, dosya istenmesinin rutin bir uygulama olduğunu, tek bir olayla sınırlı olmadığını, terfi kapsamında inceleneceğini, bunun 2019’daki ilke kararları gereği yapıldığını bildirmişti.
Demirtaş’ın da dosyaları istendi
HSK’nın geçen temmuz ayında Ankara Adli Yargı Adalet Komisyonu’na bir yazı yazarak, Demirtaş’ın yargılandığı Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyalarını da istediği anlaşıldı. Yazıda, ilke kararları hatırlatılarak tıpkı Kavala’ya ilişkin yazıda olduğu gibi AYM ve AİHM kararlarına uygun karar vermenin terfide göz önüne alınan ilkelerden olduğu belirtildi.
AYM ‘İhlal var’ demişti
Anayasa Mahkemesi, geçen haziran ayında Demirtaş’ın tutukluluğun makul süreyi aştığı ve Anayasa’nın 19’uncu maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş ve Demirtaş lehine 50 bin TL manevi tazminata hükmetmişti. Bu karar Demirtaş’ın tahliyesini sağlamamıştı. Çünkü Demirtaş bu dosyada zaten tahliye edilmiş ve hakkında Kobani olayları nedeniyle açılan soruşturma nedeniyle tutuklama kararı verilerek tahliye olması engellenmişti.
Kavala için umut var mı?
HSK’nın yazısı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘yargı reformu’ açıklamaları eşliğinde değerlendirildiğinde Kavala’nın tahliyesi yönünde bir beklenti ortaya çıktı.
HSK’nın yazının ‘rutin’ bir uygulama olduğunu belirtmesi ve Demirtaş dosyasında temmuz ayında da aynı yazıyı yazmış olması, beklentilere ‘gölge düşürecek’ nitelikte.
Ancak HSK’nın yazılarından bağımsız olarak yeni bir yargı açılımı yapılacağının duyurulması önemli. Bu açıklamaların ekonomik kriz tehlikesiyle gündeme gelmesi de Avrupa ve Batı kamuoyunun yakından takip ettiği Osman Kavala’nın tutukluluğu konusunda bir adım atılacağı beklentisini hala canlı tutuyor.