HDP’nin 5’inci Olağan Büyük Kongresi Ankara Spor Salonu’nda düzenleniyor. Eş genel başkanların yola devam etmesi beklenirken, yönetim kadrolarında büyük değişiklikler görülebilir.
HDP’nin Ankara’da ‘Çözüm Biz’de’ sloganıyla toplanan büyük kongresi, divan kurulunun konuşmalarıyla başladı.

Konuşmalar öncesi salona giren HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar alkışlarla karşılandı.
Kongreye AKP, MHP ve İYİ Parti hariç çok sayıda muhalefet partisi, sivil toplum örgütü temsilcileri, toplumsal eylemlerde hayatını kaybedenlerin yakınları, Cumartesi Anneleri ve çok sayıda HDP’li katıldı.
Kongre salonuna “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”, “Demokrasi İttifakı ile üçüncü yol” pankartları asıldı.
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, Kürtçe ve Türkçe konuşmalarında, kongrenin iktidara mesaj verdiğine dikkat çekti. Her iki isim de iktidarın HDP’yi bitireceğini düşündüğünü, kongreyle bunun imkânsız olduğunun mesajının verildiğine dikkat çekti. Oluç’un tutuklu HDP’li seçilmişlerin isimlerini okuması dakikalarca alkışlandı.
Buldan: HDP köprü olmayacaktır

Oluç’un ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuştu. Buldan, muhalefete ve iktidara mesajlar verdi. Salonda değişim iradesi olduğunu ve herkesin buraya iyi bakması gerektiğini söyledi. Değişimin salondaki iradeyle gerçekleşeceğini söyleyerek, HDP’nin toplumun tüm kesimleriyle birlikte mücadele ettiğini vurguladı.
Buldan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zaman ileriye ilerlerken AKP zihniyeti ülkeyi geriye götürmektedir. Kürt sorununun çözümsüzlüğü demokratik cumhuriyetin önündeki en büyük engeldir. Bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım diyen Sayın Öcalan’a tecritle karşılık verilmesi kaosu büyüttü. Bu yanlış yoldan dönülmelidir ve tecrit sonlandırılmalıdır. Kürt karşıtı politikalarla Kürt sorunu gerçeğini ortadan kaldıramayacaksınız.
AKP-MHP rant ve talan iktidarı, yarattıkları büyük ekonomik buhranla Türkiye’yi milyonların açlık sınırında yaşam savaşı verdiği bir sefalet ülkesine çevirdiler. Kamu kaynaklarını bir bir kendi özel servetlerine dönüştürdüler. Yolsuzluk çarkını merkezden yerele kadar her yere yaydılar. Zam ve vergi furyasıyla halkın cebine ve sofrasına çöktüler. Milyonları, ekonomik güvencesiz bıraktılar. Bu iştahlı talancılara diyoruz ki sizler gidicisiniz, sizler gideceksiniz.
Büyük değişimin arifesindeyiz. Hukukla ve halkın gerçekleriyle bağı kalmayan Saray saltanatından illallah eden herkes yeni bir geleceğin hayalini kurmaktadır. Türkiye’nin ihtiyacı, çoğulcu, katılımcı demokratik bir sistemdir. Güçlü yerel demokrasidir. Geniş yetkiye sahip, çoğulcu bir parlamentodur. Biz bu sistemin inşasını hedefliyoruz. Evet, önümüzde önemli bir seçim süreci var. Bu seçimler, kimin cumhurbaşkanı ya da başbakan olacağı seçimi değildir. Asıl mesele, kriz üreten bu sistemin değiştirilmesi ve demokratik eşitlikçi yeni bir düzenin kurulması meselesidir. HDP bu seçimlerin ve sonrasındaki sürecin temel belirleyenidir. Yeni dönemin siyasal gücüdür.
27 Eylül deklarasyonumuzda ilkelerimizi, nasıl bir gelecek hedeflediğimizi net bir biçimde ortaya koyduk. Aynı noktada olduğumuzun altını bir kez daha önemle çiziyorum. Biz, halkımızın ve ülkenin gündemindeki yakıcı sorunlara ve bunların kalıcı çözümüne odaklıyız. Şunu da net olarak ifade etmek isterim ki Türkiye halkları, kriz iktidarına da restorasyon siyasetine de asla mahkûm ve muhtaç değildir. Sistemi değiştirme iddiasında değil, iktidarı ele geçirme hedefinde olan bir siyaset asla yeni bir gelecek sunamaz. Kendisini yeni bir gelecekte görmek isteyenlerin duracağı yer ve çizgi HDP’dir.
Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki HDP, salt nehri geçmek üzere yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır. Bizler başka bir yol var diyoruz. O yol da HDP’nin kararlılıkla savunduğu üçüncü yoldur. Bu da tüm demokrasi güçleriyle birlikte yol alacağımız Türkiye’nin demokrasi ittifakı dediğimiz ‘demokratik ittifak’tır.”
Sancar: İmralı adına söz kurmayın

Buldan’ın ardından kürsüye gelen Mithat Sancar, son günlerde yeniden artan çözüm süreci ve Abdullah Öcalan’la görüşme tartışmalarına değindi. Sancar iktidara seslenerek, “Öcalan adına söz kurmayın” dedi. Muhalefete de şöyle seslendi: “Tecrit barışa katkı sağlamaz.”
Kürt sorununun seçim dönemlerinde hatırlanacak ve araçsallaştırılacak bir mesele olmadığını söyledi. Oy hesabıyla sorunu araçsallaştıranların da milliyetçilik hesabı yapanların da kaybedeceğini vurguladı.
HDP tabanının yalnızca sayı olarak görüldüğünü ve bunun yanlış olduğunu söyledi. Sancar, ‘AKP ile anlaşma’ iddialarınaysa sert çıkarak iddiaları ‘zırva’ olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin mesajlarını da paylaşan Sancar, kamuoyu önünde açık bir görüşme çağrısı yaptı. Sancar çağrılarına karşılık almamaları halinde kendi adaylarıyla seçime girme seçeneğini ‘çok ciddi’ düşündüklerini vurguladı.
Sancar konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltarak afaki gündemler yaratmayın. Tecride son verin, Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak ve esasen hakkı olan imkanları sağlayın.
Diğer muhalefet partilerine de hatırlatmak isterim: Bu mesele, iktidarın tekeline ve manipülasyonlarına terk edilemeyecek kadar ciddidir ve önemlidir. Barış konusunda belirleyici katkı sağlayacağı geçmişte defalarca kanıtlanmış bir aktörün şimdi de bu rolünü oynamasını mümkün kılacak şartların yaratılmasını muhalefetin ve demokrasi güçlerinin de talep etmesi lazım.
Buradan diyorum ki, Kürt sorunu seçim dönemlerinde hatırlanacak ve araçsallaştırılacak bir sorun değildir. Her kim ki bu meseleyi siyasi hesapları için kullanmayı düşünürse büyük yanılır, büyük kaybeder. Her kim oy için bu mesele üzerinden milliyetçilik yarışına girer, halkların çözüm taleplerini yok sayarsa, büyük kaybeder, büyük çözülür. Demokratik kamuoyu da dolaşıma sokulan sahte tartışmalara itibar etmemelidir. İçinde ilke, ciddiyet ve demokratik çözüm yaklaşımı barındırmayan hiçbir yaklaşımın başarı şansı yoktur. O ilke, ciddiyet, kararlılık ve iradeyse HDP’nin çözüm fikriyatında mevcuttur.
Sözün sahibi ve çözümün gücü HDP’dir. Biz bu meselenin diyalog ve demokratik müzakereyle, demokratik siyaset zemininde ve toplumsal mutabakatla çözümü konusunda sonuna kadar kararlıyız ve başaracağımıza da inanıyoruz. Mücadelemiz, demokratik siyasetteki ısrarımız, güçlü çözüm fikriyatımız, toplumsal desteğimiz ve barıştan yana olan tüm demokrasi güçleriyle birlikte yol yürüme irademiz çözümün gerçek yolunu ortaya koymaktadır. Buradan aldığımız gücü sonuna kadar kullanacağız.
Öte yandan seçimler her yaklaştığında ‘iktidarla anlaşma’ gibi zekâ yoksunu senaryolar tedavüle sokuluyor. Bunları ortaya atanların hangi kesimler olduğuna iyi bakılmalıdır! Bir anlaşma aranıyorsa savaş teskerelerine onay verenlere, savaş politikalarında iktidarla aynı fikre ve zikre sahip olanlara, Kürtlere, HDP’ye ve demokrasi güçlerine yönelen baskılara dair ses çıkaramayıp iktidarın arkasına dizilenlere bakılmalıdır.
Bizimle kamuoyu önünde açık, şeffaf görüşme yapılması halinde, tutum belgemizde duyurduğumuz ilkeler çerçevesinde müzakerelere ve ortak aday fikrine açığız.
Şayet bu çağrımıza karşılık alamazsak, en doğal hakkımız olan seçimlere kendi adayımızla girme seçeneğini değerlendireceğiz. Bu durumda tabanımızla, demokrasi ittifakının bileşenleriyle, ulaşabileceğimiz bütün kesimlerle istişare ederek aday belirleyeceğiz. Hedefimiz de en az ikinci tura kalmak olacaktır.”
Kongre farklı sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcilerinin konuşmaları ile devam ediyor.