BDDK’nin bu kararı istenilen sonucu verebilir mi?
Firmalar ilk aşamada TL kredilerden yoksun kalmamak için döviz satışına yönelebilirler. Ancak bu tepki sonra dönüp dövizi geri almalarına, bu parayı şirket ortaklarının kişisel hesaplarına aktarmalarına engel oluşturmaz. Bu adımların da izleneceği korkusu yayılırsa, bu kez dövizleri kasada tutmaları durumu ortaya çıkabilir. Bu uygulama bazı firmaları da döviz borçlarını erken ödeyerek, ithalat taleplerini öne çekerek veya daha fazla hammadde stoku tutarak döviz varlıklarını elden çıkarmaya yöneltebilir ki, bu adımların da kuru gevşetmeye yardımı dokunmaz. Aksine erkenden yurt dışına döviz transferi yapılmış olur. Ayrıca vadeli piyasadan (forward) döviz almaları da, kurları yükseltici bir etki yapar.
Peki, bu adım sermaye kaçışına yol açar mı?
Bazı firmalar döviz varlıklarını yurt dışına aktarmanın yollarını arayabilirler. Sattıkları dövizleri geri alarak, tahvil-bono gibi yabancı finansal varlıklara yönelmek veya ihracat bedellerini düşük ya da ithalat bedellerini yüksek göstererek yurt dışına sermaye aktarmak gibi bilinen yöntemlere başvurabilirler. BDDK firmalara eurobond alma esnekliği tanıyor. Bunun da sakıncası, eurobond alımına yönelmenin fiyatları yukarı çekmesi, yabancılara satış fırsatı yaratması olabilir. Bu tedirgin ortam, dövize müdahalelerin geçici de olsa kuru aşağı çekmesi halinde bireylerin ve firmaların döviz alımlarını kamçılayabilir. Yerli aktörler dövizlerini güvencede tutmanın yollarını ararken, son dönemlerde tahsisli swap yoluyla cezbedilmeye çalışılan yabancı sıcak paranın da tedirginlik duymasına, Türkiye’den uzak durmasına yol açar.