Şimdi soruyorum:
Sözde İslamcı Müslümanlar olarak kaç bölüğe (fırkaya, gruba) ayrıldık, bu gruplar arasındaki ilişki rekabet ve mücadele mi, yoksa aynı amaca yönelik birlik, kardeşlik ve dayanışma mı? Peki bunun sorumlusu Erdoğan mı?
En geniş müsamaha (hudud) içinde insanımızı İslam’ın içinde tutan ve onlara anlayış, şefkat, sevgi ile yaklaşan, öncelikleri ve tercihleri, üzerinde ittifak edilmiş din kaidelerine göre uygulayan bir İslam anlayışında niçin birleşmiyoruz? Bunun sorumlusu Erdoğan mı?
İktidardan nasiplenen ehl-i kıblenin bir kısmı ahlak, liyakat, hak, hukuk ve adalet tanımıyorsa, bir Müslüman şöyle dursun vicdanı olan bir insana yakışmayan davranışlar, fiiller, tasarruflar içine giriyorsa bunlara “Böyle olun” diye Erdoğan mı emir veriyor?
Medreseler açık, tarikatlar faal, Diyanet oldukça serbest, İmam Hatip Okulları ve İlahiyat Fakülteleri, geçmişte rüyalarında göremeyecekleri imkanlara sahipler; peki bunlara rağmen halkımızda iman, ibadet, ahlak, edeb, şuur… noksanları varsa bunun sorumlusu Erdoğan mı?