Kürtlerin bugün yaşadığı trajedi karsısında “eyvah” dememiz, tüm gücümüzle akrabalarımızın yardımına koşmamız gerekmez mi? 30 yıllık savaşı bitirmeye çalışmıyor muyuz üstelik? Hepimizin savaşa dair haklı kızgınlıklarımız olsa da bir genç bile ölmesin artık diye bağrımıza taş bastığımız günlerde değil miyiz?
Kürtler IŞİD’in eline düşünce olabilecekler karşısında bir fikriniz var mı? Öyle bir durumda birbirimizin yüzüne bir daha nasıl bakarız? Öcalan barış için bin tane mektup yazsa dahi Kürd’ün yarasına ilaç olacak bir merhem bulabilir miyiz? Hepimizin vergisiyle bizlere sorulmadan alınıp duran o savaş makineleri, Kobra helikopterler, F16 uçaklar falan sadece Kürtlere ateş etmek için mi var?
Kobani’yi kuşatanları Avustralya uçakları gelip vuruyor da bizimkiler niye harekete geçmiyor? Sadece sivillerin sınırdan geçişine izin vererek üzerimize düşeni yaptık mı sayıyoruz? Şu anda Kobani’de eline keleş geçirip direnmeye çalışan binlerce genç kadının, erkeğin daha dün sıradan hayatları olan siviller olduğunu bilmiyor muyuz? Barışmak için hayatın bizlere dayattığı bu garip imkân karşısında “bir daha asla barışamamak” riskini nasıl sinemize çekebiliyoruz?