NATO’yu NATO yapan bir askeri güvenlik ittifakı olmasıdır. Hatta daha özelinde de nükleer caydırıcılık meselesidir. Ve tek bir adresi vardır. Avrupa’daki Rus veya Sovyet tehdidi. Bu dar hedefe odaklandığı müddetçe başarılı olmuştur. Bunun dışına her çıkmaya çalıştığında odak kaybı kaçınılmaz olarak yaşanmıştır. Doksanlı yıllarda başlayan açık kapı politikası her Avrupa ülkesini NATO’ya dahil etmeye yönelik liberal ideolojik bir söyleme dönüştü.
Mesela tehdit olarak Rusya tabii ki zikredilmiş. Ama devamında terör de var. Çin de var. Siber saldırılar da var. Bunların Baltık’taki, Ortadoğu’daki, Akdeniz’deki, Afrika’daki uzantıları var. Cinsel şiddet var. Kültürel mülkiyet hakları var. İnsan kaçakçılığı var. Siber saldırı var. Uzay var. Teknoloji hırsızlığı var. Çevre var. Kimyasal, biyolojik silahlar var. Anlayacağınız var oğlu var.
Daha birçok örnek verilebilir ama görünen o ki, NATO güvenlik için birlik sağlamaya çalışan bir askeri ittifak örgütü olmaktan çıkıp birlik fikrini geliştirmeye çalışan ideolojik bir örgüt olma yolunda ilerlemeye devam ediyor. Bu nedenle de gün geçtikçe güvenlik bakımından içi boşalacak gibi duruyor.