MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Dilek Aslan ile eğitim bilimci Dr. Öğretim Üyesi Pınar Nuhoğlu Kibar, sağlık alanındaki bilgi kirliliği ve infodemiyi dert edindi ve mücadele için ‘infodemiyonetimi.net’ internet sitesini kurdu. Aslan, “Doğru bilgi hayat kurtarır” dedi.
6 Şubat depremlerinin hemen ardından kurulan sitede önce depremle ilgili gereksinim duyulan bilgilere yer verildi. Ancak doğru bilgiye her zaman ihtiyaç var. Aslan ve Kibar, diğer güncel konularda da doğru bilgi kaynağı olmayı hedefliyor.
İki bilim insanı internet sitesinde, genel sağlık bilgilerinin yanı sıra, hayatın akışındaki krizlerde güncel ve kanıta dayalı bilgileri, kaynaklarıyla birlikte paylaşıyor. Tamamen gönüllülük esasına göre çalışan Aslan ve Kibar için site ticari bir faaliyet alanı değil.
Aslan, doğru bilginin sağlıkla ilgili uygun davranışlara yönlenmesi için en önemli zemin olduğunu söyledi: “Bir konuda bilgimiz doğru ise kolay kolay yanlış davranışlara yönelmeyiz.”
Korku, kaygı, öfke kriz yönetimini zorlaştırıyor
Aslan deprem, sel gibi afetler, salgınlarda insanların iletilen ya da kendilerinin ulaştığı bilgilere inanmaya hazır olduklarını söyledi.
Olağan yaşamla kıyaslandığında bilgileri teyit etmeye zaman ayıramıyorlar: “Duygu durumları da çoğunlukla buna olanak sağlamaz. Olumsuz duygu durumları (örneğin öfke) yaşar, kendilerine gelen öfke içerikli mesajları sorgulamadan paylaşma eğiliminde olur. Bu da toplumda ‘öfke’ duygusunu körükleyebilir. Kriz anlarında olumsuz duyguların yönetilmesi çok önem kazanır. Korku, kaygı, öfke, vb. duygular kişilerin krizleri yönetmesini zorlaştırır.”
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre infodemi, salgın gibi durumlarda, dijital ve fiziksel ortamlarda bireylerin doğru davranışlara yönelmesini zorlaştıran yanlış bilgi, çarpıtılmış, kasıtlı yanlış bilgi, bilgi boşluğu, söylenti, doğrulanmamış bilgi, komplo teorisi gibi farklı bileşenleri olan bilgi bolluğu. İnfodemi salgınların yanı sıra acil durumlarda, krizlerde de görülüyor. Örneğin, afetlerde yanlış bilgi başlı başına bir risk.
‘5 DOĞRU’luk algoritma’
Peki doğru bilgiyi nasıl ulaştırıyorlar? Aslan bu soruyu şöyle yanıtladı:
“Benim bu konuda kullandığım bir sistematik var. ‘5 DOĞRU’luk bir algoritma. Doğru bilgi, zaman, paylaşım ortamı, hedef grup ve paylaşım aracı. Beş doğrudan herhangi birisinin eksikliğinde sorunlar başlar, artar, istenmeyen sonuçlar olur. Örneğin, bilgi doğru olmadığında, üretilemediğinde diğer adımların tamamı sağlıklı ilerlese bile insanlar doğru bilgiye erişemezler.
Yaşadığımız depremlerde böylesi bir sorun yaşıyoruz. Pek çok bilim insanı, meslek örgütü, kamu, doğru bilgiyi üretiyor. Ancak, doğru bilgi kişilere ulaşmayabiliyor. Bu eksiklikler gıda, su, barınma gibi temel ihtiyaçlarımızla ilgili olduğunda işler daha da karışabiliyor.”
Güvenilir kaynaklar uzak değil, belli
Her zaman doğru bilgilerle buluşamıyoruz. Aslan, bu konuda da bireysel çözümler olduğunu söyledi: “Kişi kendisine gelen bilginin içeriğini iyi değerlendirmeli. Doğru ve güvenilir bilgi kaynaklarına erişmeli. Uluslararası sağlık alanında resmi statüsü olan güvenilir organizasyonlar, meslek örgütleri, uzmanlık dernekleri, kamusal resmi web sayfaları bilgiye erişim konusunda ilk başvuru alanları olmalı. Kaynağı neresi olursa olsun, bilgiler akıl süzgeçlerinden geçirmeli. Doğrulamalı. Medya önemli bir araç. Medya çalışanları bu adımları toplum için daha titiz bir şekilde yapabilirler.”
Bilgi yetersizliği, eksikliği, üretilen bilgide hata olabilir. Ancak herhangi bir kasıt, çarpıtma olmayabilir. Bu durum ‘mezenformasyon’ olarak tanımlanıyor.
Bir başka olasılık yanlış bilginin kasıtlı olarak üretildiği ya da mevcut bilginin çarpıtılarak kullanıldığı durumlar. Bu duruma ‘dezenformasyon’ deniyor.
Bir de ‘söylenti’ler var. Söylentiler, belirsiz durumlarda kişiler arasında içerik teyit edilmeden hızlı yayılır. Tehlikeli boyutlara ulaşabilir.
‘Komplo teorileri’ de infodemi kavramı içinde ele alınan bir başka konu. Komplo teorilerinde söylemler ve iddialar gruplar tarafından varsayımlara dayalı üretilir.
Söylemlerde çarpıtma, kasıt olur. Genellikle ‘gizli’ boyutları vardır. Toplumda kaygı, korku, endişe gibi olumsuzluklar yaratır. ilgiyle ilgili sorunları ise ‘bilgi düzensizlikleri’ olarak da adlandırmak mümkün.
Nitekim depremlerin ardından paylaşılan olay anı ile olayı yaşayanların birbiri ile uyumlu olmayan fotoğrafları, depremlerin oluş nedenleriyle ilgili açıklamalar (örneğin titanyum çubukları) hemen akla ilk gelenler.