Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
“Topal ördek” Biden giderayak Kiev’e vermiş oldukları uzun menzilli füzelerin Rusya derinliklerine doğru ateşlenmesine izin verdi.
Niye aylar önce değil de şimdi?
Acaba Trump’ın işini iyice zorlaştırmaya mı çalışıyor?
Yoksa “Amerikan aklı”, şu sıralarda ciddi yaralar alabilecek bir Rusya’nın 20 Ocak’tan sonra ateşkes masasına daha kolay oturtulabileceğini mi hesap ediyor?
Putin asla alttan alma niyetinde değil. Hep söylediği için artık korku piyasasında bir parça değer kaybeden “nükleer bombalarım var” temasını, “Bakın, yeni doktrine son virgül ve noktayı şimdi koyduk” diyerek bir kez daha hatırlattı. Ama bunun yetmeyeceğini biliyordu.
(Tam bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan durumu, belki de asıl cevabın bu olduğunu sanarak Moskova’yı haklı bulduğu yolunda yarı açık yarı kapalı bir mesajla ve eşit haklı üye olduğu NATO’ya sanki Karadeniz’in kuzeyinden bakıyormuş gibi “Rusya’nın attığı bu adım NATO tarafından gözden geçirilmelidir” diye yorumladı.)
Kremlin’in asıl cevabı Ukrayna’ya yolladığı orta menzilli Oreşnik füzesi oldu.
5 bin kilometre menzilli füzeyi 750 km’lik Astrahan-Dnipro arasında kullanmak “israfçı tutum” değil, Batı’ya yönelik (gerekirse tüm Avrupa’yı, hatta okyanus ötesini vurma kararlılığını göstermeyi amaçlayan) bir mesajdı.
Dahası 2 hafta önce Polonya’da açılan yeni NATO üssünü de vurabileceğini söyledi.
NATO’cular altta kalır mı hiç! ABD’nin ATACMS izninden sonra, İngiltere ve Fransa da Strom Shadow/Scalp füzeleri izin Rusya’yı vurma izni verdi.
Böylece kimilerinin bitti-bitecek dediği savaş, yeniden alevlendi. Üstelik artık yayılma eğilimi daha belirgin.
Ve bugün kimse savaşın Rusya ile NATO arasında olduğu gerçeğini gizle(ye)miyor.