CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com / @canancoskun
Siyasi nedenlerle hapsedilen üç isim için hazırladığımız ‘hafıza tazeleme dosyası’nın ilk bölümünü gazeteci ve yazar Ahmet Altan’a ayırdık. İkinci bölümde eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın, üçüncü bölümde işadamı Osman Kavala’nın durumunu ele alacağız.
Soruşturma ve dava sürecinde iki kez tahliye edilip yeniden tutuklanan Ahmet Altan bugün itibariyle tam dört yıldır tutuklu. Peki neden?
Altan niye tutuklu?
Ahmet Altan ve kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan, 10 Eylül 2016’da, her perşembe Can Erzincan TV’de yayınlanan programlarında, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bir gün önce sarf ettikleri sözler gerekçe gösterilerek ‘örgüte yardım’ suçlamasıyla gözaltına alındı. Savcılık, söz konusu ifadelerin ‘darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içerdiğini’ öne sürdü.
Altan kardeşlerden önce gözaltına alınan gazeteci Nazlı Ilıcak da aynı soruşturmaya dahil edildi. Çünkü Ilıcak da o yayının konukları arasında yer alıyordu.
Ahmet Altan, 12 gün ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘terör örgütü üyeliği’ ve ‘terör örgütü propagandası’ suçlamalarıyla gözaltında tutulduktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aradan 24 saat geçmeden soruşturma savcısı Can Tuncay, karara itiraz edince bu defa da yakalama kararı çıkarılan Altan 23 Eylül 2016’da tutuklanarak hapse gönderildi.
Yakalama kararında bakla ağızdan çıktı ve Altan’ın kurucu genel yayın yönetmeni olduğu Taraf gazetesinin ‘Balyoz darbe planı‘na ilişkin haberleri suçlama konusu edildi.
Tahliye talepleri aynı gerekçelerle reddedilen Ahmet Altan ve Mehmet Altan ayrı ayrı 8 Kasım 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de (AİHM) 12 Ocak 2017 tarihinde bireysel başvurular yapıldı.
Ahmet Altan’ın bugün neden tutuklu olduğuna yanıt aramak için yargılanma sürecini biraz daha geri saralım.
Balyoz haberleriyle başladı
Altan’ın Taraf gazetesinin genel yayın yönetmeni olduğu dönemde gazete Balyoz operasyonu öncesi yaptığı yayınlar nedeniyle tepki çekmişti. Kamuoyunda Mehmet Baransu’nun sonradan ‘Balyoz davası’na dönecek belgelerle ilgili haberleriyle orduda Fethullahçı yapının güçlendiği, ulusalcı askerlerin tutuklandığı ve tasfiye edildiği görüşü hakimdi.
Fethullahçı yapı ile AKP iktidarı savaşı başladıktan sonra dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas kuruldu” demesinin ardından ‘Balyoz davası’nda tutuklu sanıklar serbest bırakıldı.
Baransu, haberleri ve açıklamaları nedeniyle bu kesimin hedefindeydi ancak onun hakkında ilk suç duyurusunda bulunan ‘Balyoz davası’nda yargılanıp beraat eden emekli orgeneral Çetin Doğan oldu. Doğan, 29 Eylül 2014’te Çağlayan Adliyesi’ne giderek Balyoz davasında görev alan emniyet ve yargı mensuplarından şikayetçi olmuştu.
Baransu 3 Mart 2015’te İstanbul başsavcılığının kumpas soruşturması kapsamında gözaltına alındı ve ‘devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek’ suçundan tutuklandı.
Ahmet Altan, “Baransu’yu tutuklayarak meselenin etrafından dolaşmaktan vazgeçin” diyordu.
Taraf gazetesinin eski çalışanı Yıldıray Oğur da Baransu’dan sonra soruşturmaya dahil edildi ve 20 Mart 2015’te savcılığa şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Beş gün sonra da gazetenin genel yayın yönetmeni yardımcısı Yasemin Çongar ifade verdi. Aynı günlerde Ahmet Altan da ifade vermesi için savcılığa çağrılmıştı.
Soruşturma 7 Haziran 2016’da tamamlandı. Savcı Faruk Söker’in hazırladığı iddianamede Baransu, Altan, Çongar, Oğur ve Tuncay Opçin şüpheli olarak yer alıyordu. ‘Balyoz davası’nda yargılanan askerler Ahmet Zeki Üçok, Hakan Büyük, Çetin Doğan, Kadir Sağdıç, Ahmet Bertan Nogaylaroğlu, Nedim Ulusan ve Genelkurmay Başkanlığı da davanın müştekileriydi.
İddianamenin en büyük çelişkisi suçlama konusu belgelerin ‘Balyoz darbe planı’ olmamasıydı. İddianamede ‘Egemen Harekat Planı’nın temin edildiği ve açıklandığı yazıyordu ancak Taraf gazetesinde yayınlanan planlar bunlar değildi. Zaten Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı tarafından bu belgelerin 2008’de imha edildiği belirtilmişti. Altan bu davadan tutuksuz yargılanıyordu.
Şimdi tekrar Ahmet Altan’ın tutuklu yargılandığı ikinci davaya dönelim.
Suçlamayı düzelttiler
Altan’ın tutuklu bulunduğu soruşturma 11 Nisan 2017’de tamamlandı. Savcı Can Tuncay, iddianamede bir önceki davanın konusunu gerçek olmayan bir ifadeyle düzeltiyordu. İddianamede bir önceki davanın ‘Balyoz adıyla bilinen soruşturmanın başlatılmasına esas belge ve bilgilerin ele geçirilmesi‘ konulu olduğu öne sürülüyordu. Bu iddianamede de ilkinde amaçlanan ama atılamayan suç atılmıştı: Taraf gazetesinde çıkan ‘Balyoz darbe planı‘yla ilgili haberler.
Altan, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine bir buçuk ay kala hazırlanan iddianame biraz daha gecikse belki ilk davadan da tutuklanacaktı. Kaçırılan fırsat, Altan’ın Can Erzincan TV’deki programda sarf ettiği sözlerle birlikte yeniden yakalanmıştı.
Duruşma İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Oturumlar, savunma hakkının alabildiğine kısıtlanmasına, avukatların talepte bulunduğu için peşi sıra salondan atılmasına sahne oldu. Altan bütün duruşmalara tutulduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Hukuk tarihinde ilkler
Karar duruşmasından bir ay önce 11 Ocak 2018’de AYM, Mehmet Altan’ın bireysel başvurusunu değerlendirerek tutuklama kararıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ve ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini tespit etti. Karara göre hak ihlallerini sonlandırmak için Mehmet Altan’ın tahliye edilmesi gerekiyordu. AYM aynı gün o sırada tutuklu bulunan gazeteci Şahin Alpay ve Cumhuriyet gazetesi davasında dokuz ay tutuklu kalan Turhan Günay’ın haklarının ihlal edildiğini de tespit etmişti. Altan kardeşleri yargılayan mahkeme ve Şahin Alpay’ı yargılayan mahkeme AYM’nin kararlarını tanımadı ve gazetecileri serbest bırakmadı. İhlal kararı yerel mahkemeler tarafından işleme konulsaydı emsal niteliği taşıdığından Ahmet Altan da tahliye olabilecekti.
AYM kararından bir ay sonra 12-16 Şubat 2018 arası, Altan kardeşlerin yargılandığı davanın son duruşması yapıldı. Duruşmada mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın, Altan kardeşlerin avukatının AYM kararını hatırlatmasına izin vermedi ve avukatı salondan çıkardı.
Ahmet Altan, duruşmanın ikinci gününde esasa ilişkin beyanda bulundu. Altan, savunması sırasında ‘makam ve mevki için kötülük yapan yargı mensupları’ndan bahsederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirirken yargıç mikrofonu kapatmakla tehdit etti.
Sonuçta mahkeme, Altan’ı ve aralarında kardeşi Mehmet Altan’ın da bulunduğu diğer beş tutuklu sanığı ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti.
İstinaf mahkemesi cezayı onadı
Avukatların istinaf başvurusunu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi değerlendirdi. Değerlendirme duruşmalı olarak yapıldı ve 2 Ekim 2018’de karar açıklandı.
Sanık avukatlarının başvurusunu reddeden daire, Ahmet Altan dâhil beş tutuklu sanığın da tutukluluklarının devamına hükmetti. Altan’ın avukatları da karara itiraz etti ve dosya Yargıtay’a taşındı.
Yargıtay kararı bozdu ancak tahliye etmedi
Yargıtay başsavcılığı, 8 Ocak 2019 tarihli tebliğnamesinde dava kapsamında verilen mahkumiyet kararının bozulmasını talep etti. Tebliğnamede, Altan kardeşler ve Ilıcak’ın ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan değil, ‘örgüte yardım’ suçundan yargılanması gerektiği belirtildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 5 Temmuz 2019’da, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan verilen mahkumiyet kararını bozdu ve sanıkların ‘örgüte yardım’ suçlamasıyla yargılanması gerektiğine karar verdi. Ancak tahliye talepleri reddedildi ve yeniden yargılama için dosya yerel mahkeme İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme de yeniden yargılamanın 8 Ekim 2019’da yapılmasına karar verdi. Yine tahliye kararı çıkmadı.
Yeniden yargılamanın ilk duruşmasında Altan ve diğer sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi ve bir sonraki duruşmanın 4 Kasım 2019’da yapılmasına hükmedildi. Bu duruşmada dava hükme bağlandı. Mahkeme, Altan’ı ‘örgüte yardım’ suçundan 10 yıl altı ay hapis cezasına mahkum etti ve tutuklulukta geçirdiği süreyi göz önünde bulundurarak Altan’ın tahliyesine kararı verdi. Altan üç yıl bir ay sonra özgürlüğüne kavuşmuştu.
Dokuz gün süren özgürlük
İstanbul başsavcılığı, Altan’ın tahliye edilmesine 6 Kasım 2019’da itiraz etti.
İtiraz, kararı veren İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilince itirazı İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. İtirazı kabul eden mahkeme 12 Kasım 2019’da Altan hakkında yakalama kararı çıkardı. Karar, avukatlara ve Altan’a haber verilmeden önce Sabah gazetesinde yayınlandı. Habere göre kararda, Altan’ın sıfatı, tutuklu kaldığı süre, haber üzerinden birçok sempatizanı etkilemesi, aldığı ceza ve temyiz sürecinde cezanın aleyhine ağırlaşma ihtimali, pişmanlık göstereceğine dair beyanlarının olmaması gibi gerekçelere yer verildi.
Ve Altan 13 Kasım 2019’da tutuklanarak tekrar Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Özgürlük dokuz gün sürmüştü.
AYM başkanı: Hak ihlali var
AYM, Altan’ın bireysel başvurusuyla ilgili uzunca bir süre karar vermedi. Bu süre içinde avukatları AYM’ye onlarca dilekçe sundu.
AYM Genel Kurulu, 3 Mayıs 2019’da Ahmet Altan’ın başvurusunu oy çokluğuyla reddetti.
Karara muhalefet eden AYM Başkanı Zühtü Arslan, başkan vekili Engin Yıldırım ve üç hakim, Altan’ın tutukluluğu nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ve ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğini belirtti.
AİHM ise Ahmet Altan’ın başvurusunu üç yılı aşkın süredir değerlendirmiş değil.