Üç yıl önce, iklim değişikliğine dikkat çekmek için ‘okul grevi’ne giderek İsveç parlamentosunun önünde nöbet tutmaya başladığında, sessiz sakin, 15 yaşında bir öğrenciydi. Ağustos 2018’de başlattığı greve kısa süre içinde ülkesi İsveç ve dünyadaki öğrenci ve öğretmenlerden destek geldi. Eylül 2019’da, cuma günleri okul grevine gidenlerin sayısı 161 ülkede 4 milyonu geçti.
Twitter üzerinden duyurduğu eylemine başladıktan bir yıl sonra tüm dünyanın tanıdığı iklim aktivisti Greta Thunberg oldu.
Papa’dan teşekkür aldı, Nobel’e iki kez aday gösterildi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap etti.
Ocak ayında 18 yaşını dolduran Thunberg, Zoom üzerinden Britanya’da yayınlanan Guardian gazetesinden Simon Hattenson’un sorularını yanıtladı.
Başkent Stockholm’de birkaç haftadır ‘kendi evinde’ yaşayan Thunberg, orada dünyadaki kadar meşhur değil. “Neyse ki İsveç’te yaşıyorum. İnsanlar ‘ünlülerle’ çok ilgilenmiyor. Beni yolda durduranlar genelde turistler oluyor” diyor.
Babası Svante de onu doğruluyor: “Greta’nın odak noktası olduğu bir iklim sergisine gittik. ABD’de çekilen, 5 metrelik resmi asılıydı salonda. Kimse yanına gelmedi. Çıkarken biri yaklaştı. İmza isteyeceğini düşündüm ancak bize doğru gelen kadın, ‘Müze hakkında bir anket yapıyoruz’ dedi. Burada kimsenin umrunda değil ve bu Greta için iyi bir şey.”
Gazeteye röportaj için zehirli kimyasal içermeyen oje ve zeytinyağı karışımını kullanarak yüzü gözü boya içinde poz veren Thunberg bu vesileyle ‘petrol sızıntısı’na gönderme yaptı. Planda olmamasına rağmen saçını bağladığı kurdelenin azizliğine uğradığını ve saçlarının simsiyah olduğunu belirten İsveçli aktivist, “Çıkarmak çok zor oldu” diyor gülümseyerek.
Anlattıklarına bakılırsa üç yılda Thunberg’deki en büyük değişiklik insanlara yeniden güven duymaya başlaması, inanmaya başlaması olmuş. İklim konusunda harekete geçmek için kolları sıvadığında özellikle gençlerin umurlarında olmadığını düşünürken bugün meselenin çoğunun umrunda olduğunu ve bir şeyler yapmak için hazır olduğunu biliyor.
İklim aktivistlerinin birbirleriyle her gün haberleştiğini anlatan Thunberg, bazı coğrafyalarda elini taşın altına koymanın diğerlerine oranla daha zor olduğunun da bilincinde. Bu nedenle Uganda’da ilk okul grevine giden kişi Vanessa Nakate’nin adını duyduğunda gözleri parlıyor. “Vanessa inanlılmaz biri” diyor ve iklim aktivistlerinin sadece birlikte mücadele etmediklerini aynı zamanda arkadaş olduklarını vurguluyor.
‘Aslında hepimiz inkarcıyız’
Her ne kadar en iyi arkadaşlarının ‘iklim hareketi’ içinde yer alanlar olduğunu dile getirse de iklim krizini inkar eden biriyle arkadaş olup olamayacağı sorulduğunda, çok emin bir şekilde olmasa da yanıt veriyor: “Hımmm evet. Biz aslında bir anlamda hepimiz inkarcı sayılırız çünkü kriz varmış gibi davranmıyoruz. Duruma göre değişir.”
Anca bu sözler, Time dergisi tarafından ‘yılın kişisi’ seçildikten sonra, “Çok saçma Greta öfke problemiyle uğraşmalı” diye tweet atan eski ABD başkanı Donald Trump’la arkadaş olabileceği anlamına gelmiyor. Thunberg, bu konudaki soruya, kahkaha atarak, “Farklı ilgi alanlarımız var. Birbirimizin arkadaşlığından zevk alacağımızı sanmıyorum” diyerek yanıt veriyor. Ve, aklı inkarcıyla arkadaş olma sorusuna takılmış olacak ki, “İşin komik tarafı ilk duyduğumda ben de gerçek olmadığını düşünmüştüm çünkü gerçek olsaydı insanların bir şeyler yapacağını düşünmüştüm” sözleri ağzından dökülüyor.
İklim krizi ve etkileri sekiz yaşındayken okyanusları kaplayan plastiklerin gösterildiği bir filmle onun beynine kazınıyor. Hala aklından çıkaramadığı görüntüleri izledikten sonra okuyor, araştırıyor ve ciddi anlamda bilgi sahibi oluyor.
11 yaşındayken depresyona giren, yemeden içmeden kesilen Thunberg’in psikolojisinin bu halde olmasının bir nedeni de insanların umursamazlığı: “Herkes, dünyada olan her şey yerine sadece kendini umursuyordu. Otizmli bir çocuk olarak aşırı duygusal olduğum için bu benim aklımı çok meşgul ediyordu ve beni çok üzüyordu. Sadece annem, babam, kız kardeşim ve öğretmeminle konuşuyordum.”
Babası Svante, kendisi ve opera sanatçısı eşi Malena Ernman için o sürecin ‘kabus gibi’ olduğunu söylüyor. Eşinin turneye gittiğini, kızı hastalanınca kurduğu yapım şirketini bırakarak evde oturup onunla ilgilendiğini anlatıyor. Yediği içtiği her şeye, kilosuna, konuşmasına çok dikkat ettiğini anlatan Svante, bir süre sonra kızının durumunun kökeninde iklim krizinin olduğunu anlıyor.
Amaçları çevreyi değil kızlarını korumakmış
Bazı günler birkaç kaşık makarnayı iki saatte yediğini gözlemlediği kızının iyi olması için elinden geleni yapan Svante, basında annesi ve kendisinin onu iklim aktivisti yaptığına dair haberleri gördüğünde ise gülüyor. Çünkü annesi göçmenler için çalışan bir isim kendisinin de iklim değişikliğiyle ilgili pek bilgisi yok. Thunberg evde ışıkları kapatıp elektrik faturasını yarıya indirmekle başlayarak anne-babası ve kendisinden üç yaş küçük kız kardeşi Beate’yi iklim konusunda duyarlı hale gelmeye zorlamış: “Bazen çok sinirlendiriyordu yaptıklarıyla ancak hassas bir dönemde olduğunu biliyorduk ve biz de farkındalık kazandık. Çevre için bir şeyler yapmaya başladık. Bunu, çevreyi korumak için değil kızımızı koruyup kurtarmak için yapıyorduk.”
Greta’dan Beate’nin de psikolojik anlamda sorunlar yaşayınca işleri daha da zorlaşan Svante ve Malena bu süreci anlattıkları bir kitap yazmış. 23 Ağustos 2018’de, Greta Thunberg ilk okul grevini yaptıktan üç gün sonra raflardaki yerini alan kitabın gelirini, insanlar, “Belli ki PR çalışması” diye düşünürler diye sivil toplum kuruluşlarına bağışlamış. (Kitap, geçen yıl Greta ve Beate’nin de katkılarıyla Britanya’da, ‘Our House Is on Fire: Scenes of a Family and a Planet in Crisis’ adıyla yeniden yayımlandı.)
Depresyondayken ailesinin desteğinin çok önemli olduğunu söyleyen Greta Thunberg, ilk başta okula gitmekten kaçtığını düşündüklerini sanmış ancak sonra yolculuklarını organize ettiklerini, babasının bazı günlerde eşlik ettiğini görünce onun için büyük fedakarlıklar yaptıklarını anlamış: “Yaşam biçimlerini değiştirdiler. Annem uçmaktan vazgeçti. Bunu yaparak uluslararası kariyerinden de vazgeçmiş oldu. Bunun için müteşekkirim.”
Otizm onun süpergücü
Thunberg’e otizm onun süpergücü. “Otizmli birçok kişinin oturup sıkılmadan sonsuza dek yapabilecekleri bir ilgi alanı var” diyor ve otizmin ‘etrafında doğru insanlar olanlar, gerçekten bir amacı olduğunu düşünenler için iyiye kullanılabilecek bir şey olduğunun’ altını çiziyor. Kendisi de tam da bunu yapıyor. Bugün sadece dünyanın en tanınmış iklim akvitivsti değil aynı zamanda en tanınmış otizim aktivisti.
2019’da, BM Genel Kurulu’nda dünyayı yönetenlere, “Benim burada değil okulumda, derste olmam gerekirdi. Ne hakla? Benim hayallerimi, boş sözlerinizle çocukluğumu çaldınız” diyen ve ayakta alkışlanan Thunberg’in yaşıtlarından farklı olduğu için hayata dair bir şeyleri kaçırdığını düşünen Hattenstone, bu yöndeki sorusuna şu yanıtı alıyor: “Kesinlikle hayır. Parti yapmak, içki içmek, ergenlerin yaptığı şeyleri yapmak gibi bir merakım, isteğim yok. Kendi yaptıklarımı yapmaktan daha çok zevk alıyorum. “
Puzzle, nakış, müzik…
Sakinleşmek, dinlenmek istediği zamanlarda müzik ve podcast dinleyen Thunberg nakış da işliyor ve bunu röportaj sırasında da yapıyor. Ama birine sürpriz olduğu için ne olduğunu söylemiyor, kameraya göstermiyor. Puzzle yapmak ve iki köpeğiyle vakit geçirmek de zamanını geçirten şeyler. Dünyanın dört bir tarafındaki İklim aktivisti arkadaşlarıyla Zoom aracılığıyla iletişim kuruyor, sinema akşamları düzenliyorlar ve bazılarının, “Onlar çok ciddi insanlar eğlenmezler” önyargısının aksine birbirleriyle şakalaştıkları bir dolu konu var ve çok eğleniyorlar.
Pandemi toplantı ve konferanslara katılmak için dünyayı turlayan Thunberg için zorunlu bir ara oldu. Okul grevleri sanal ortama taşındı, etkinlikler iptal edildi. Babası, onun buna ihtiyacı olduğunu düşünse de o ara verme lüksünün olmadığını, iklim krizinin bekleyemeyeceğini düşünüyor. Seneler sonra hayatının amacını bulmuşken beklemesi mümkün değil!
Konu, 1-12 Kasım’da İskoçya’nın ev sahipliği yapacağı 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) geldiğnde Thunberg hiç umutlu olmadığını ifade ediyor: “Liderler yine, ‘Şunu yapacağız, bunu yapacağız, güçlerimizi birleştireceğiz’ diyecekler ve hiçbir şey yapmayacaklar.”
‘Hiçbir lider beni etkilemedi’
Şimdiye kadar iklim krizi konusunda hiçbir liderin tutumunun kendisini etkilemediğini anlatan Thunberg, bu alanda ‘öncü’ diye adlandırılıp övülen Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern’i örnek veriyor. Çünkü Ardern iklim krizinin ‘ölüm kalım meselesi’ olduğunu söyledi. Ancak emisyonlar düşmedi. Nisan ayında ülkesindeki sera gazı emisyonları 2019’a oranla yüzde 2 artmıştı.
Çok sayıda kişinin onu bir aziz gibi görmesinin söylenmesine, tepki gösteren bir ses tonuyla, “Hayır” diye karşılık veren Thunberg bunun abartılı bir düşünce olduğunu, aziz diye görenlerden daha fazlasının kendisiyle ilgili olumsuz düşündüğünü, kimilerinin ise adını duyar duymaz alaylı ifadelere başladığını anlatıyor.
Dalga geçilmesinin ve ona yönelik ilginin ailesini etkilediğini şu sözlerle anlatıyor: “Evinizin dışında sizin pencereden görntünüzü çekmeye çalışan birileri varsa elbette bu ailenizi etkiliyor. Ve hakkınıza sürekli spekülasyonlar üretiliyorsa. Bazılarına göre ben şeytani, tanıştığı herkesden faydalanan manipülatif bir çocuğum. Kimine göre kendisinden faydalanılan zavallı bir çocuğum. Bazıları komünist, bazıları aşırı kapitalist olduğumu söylüyor ve bazılarına göre Rusya, Hindistan veya ABD ajanıyım.”
Tehdit ediliyor
Kapitalist olup olmadığına ilişkin soruya, omzunu silkerek, “Bilmiyorum” karşılığını veren Thunberg, insanların ne düşündüğünü, dalga geçmelerini umursamıyor ama babası hakkındaki söylentiler, spekülasyonlar nedeniyle endişeli. Birçok kez ölümle tehdit edildiğini ve İsveç’teki bir adamın hüküm giydiğini söyleyen Svante, ebeveyn olarak korkmamak için ahmak olmak gerektiğini savunuyor. (Thunberg, tehdit alan tek isim değil. Dünyanın dört bir yanındaki iklim aktivistleri tehdit ediliyor. Global Witness’in açıkladığı verilere göre geçen yıl, çevreyi korumak için çalışan 220’den fazla aktivist ölümle tehdit edildi.)
Kapıya gelen yabancı hayranları nedeniyle taşınmış
Yukarıda adı geçen ‘düşmanları’ dışında Thunberg’in mücadele etmesi gereken başkaları da var. Başka ülkelerden gelen hayranları da bazen yorucu olabiliyor. Babası, Kuzey Amerika’dan döndüklerinde çok sayıda kişinin sürekli evlerinin kapısını çaldığını ve bu nedenle bir süreliğine Greta’ya başka bir eve yerleştirdiklerini anlatıyor.
Anne-baba evinden ayrılan ve ‘yetişkin hayat’ın özgürlüklerinin tadını çıkaran İsveçli aktivist, geçen cuma günü Afganistan’daki şiddete karşı düzenlenen bir etkinliğe katıldı. Önümüzdeki yıl üniversiteye başlayabileceğini ancak henüz kesinleşmiş bir şey olmadığını söylüyor ve, bir gün iklim kriziyle hiç alakalı olmayan bir iş yapmak istediğini. Tabii bu, krizin sona erdiği anlamına gelir ki Greta Thunberg bunun şimdilik bir hayalden ibaret olduğunu biliyor.
‘Geri plandayken çok sayıda kişinin kulak verdiği biri oldum’
‘Dünyayı fetheden küçük kız’ diye nitelediği, ait olmayı öğrenen birinin etkileyici hikayesini yazan Thunberg’e aktivist olmadan gençlerle arkadaş olup olmadığını soruyor. Kasım ayındaki COP16’da arkadaşlarıyla buluşacak olmanın heyacanını yaşayan Thunberg şöyle yanıtlıyor: “Hayır. Yani arkadaşlarım vardı ama yaşıtım değildi. Öğretmenimle iyi arkadaştım. Küçük yaşlardayken arkadaşlarım vardı ama sonra yoktu. Kimsenin fark etmediği, geri planlaki sessiz insandım. Şimdi çok sayıda kişinin kulak verdiği biri oldum.“
Aktivist olmadan önce de arkadaş sahibi olmayı istediğni ancak buna cesareti olmadığını ifade eden Thunberg şöyle devam ediyor: “Şimdi çok arkadaşım var ve arkadaşlığın değerini görüyorum. İklim dışında hiçbir şeyin gerçek anlamda önemi yok. Kendi yaşamınızda ise arkadaşlıkla kıyaslandığında şöhret ve kariyerin önemi, anlamı yok.”
İklim harketi veya ‘Fridays for Future’ adını alan okul grevlerine dahil olanların hayatlarındaki amacı ve kendilerini sıcak bir şekilde karşılayan topluluk içinde arkadaşlığı bulduğunu ifade eden Thunberg, “Aktivist olmanın en büyük getirisi arkadaş edinmek mi” sorusuna, “Evet” yanıtını veriyor ve devam ediyor: “Kesinlikle öyle ve ben çok mutluyum.”