Eğitimde ‘iyileştirmeye’ geride kalan okullardan değil de, önde gidenlerden başlama kararı alan iktidara göre amaç iyiyi daha iyi yapmaktı. Kötü zaten kötü. İyiyi iyileştirmenin peşine düşen MEB yola, proje ilan ettiği okullara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmelerini doğrudan Bakana bağlamakla çıktı. Seçkin liselerden onlarca öğretmen merkeze çekildi, sınavsız yönetici atamaları başladı. İstanbul Erkek, Galatasaray, Kabataş Erkek, Bornova Anadolu, Ankara Fen liseleri gibi başarılı okulları daha iyi yapmak için seçilen bu yöntem akıl ve mantıktan yoksun olduğu için öğrenci ve velilerin direnciyle karşılaşıldı.
Yeni Türkiye bal arası gibi tatliş tatliş büyük sözü dinleyen, fikri ve aklı ipotekli, -ki bunun nasıl bir şey olduğunu 15 Temmuz’da gördük- “vur de vuralım, öl de ölelim” diyecek bir nesli kucaklarken; iktidar, Cumhuriyet değerlerine saldıracağım diye, akla ve bilime karşı savaş açarak kültürel birikimlerin, ekonomik ilerlemenin, ahlaki değerlerin gümbür gümbür çöküşüne neden oluyor. Bu projeyle ileriye saran bir zaman yok. Bu yolda karanlıktan öte köy yok.