BERNA VINCENT
Gitmeden önce hakkında yazılanları okurken abartıldığını düşünüyordum.
İş nedeniyle kendi ülkesi dışındaki ülkelerde yaşaması gereken çok uluslu şirket çalışanlarının, yani ‘expatriate’lerin en çok rağbet ettiği yermiş Kosta Rika.
Bir kere yaşamaya başlayan da burada ölmek istermiş. Gerçek bir cennetmiş, faunası çok zenginmiş, suç oranı diğer Orta ve Güney Amerika ülkelerine göre düşükmüş, insanlar çok mutluymuş.
Jurassic Park filmleri orada çekilmiş, hatta yeterince uslu olursak dinozorları görebilirmişiz. Kısacası büyükler için Disneyland…
Kosta Rikalıların satış ve pazarlama konusunda deha olduklarını düşündüm, yalan değil.
San Jose’de ilk sabahımda kolonyal mimari etkileri taşıyan otelin bahçesinde kahvaltı ederken hamakta kitap okuyan bir Fransızla tanıştım, artık Kosta Rika’da yaşayacakmış, Pasifik kıyısında bir ekolojik otel işletmeyi planlıyormuş.
O sırada konuşmamıza dahil olan Kaliforniyalı çift de yerleşme planları yapıyormuş.
Bir reklam şirketinin kreatif direktörü de New York’taki işinden ayrılıp ‘hayatını sorgulamak’ için gelmiş, ne kadar kalacağını bilmiyormuş…
Ülkedeki ilk birkaç saatimde bu örneklerle karşılaşmak Kosta Rika hakkında söylenenlerin hiç de abartılı olmadığını anlamama yetti. İlk haftanın sonunda ben de tıpkı diğerleri gibi internette göçmenlik şartlarını araştırıyordum.
İster yerleşmek için, ister güzel bir tatil, Kosta Rika’ya yolunuzu düşürmeden önce aşağıdaki galeriye ve notlara göz gezdirmenizde yarar var. Veya sadece hayal kurmak için…