Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Kayyım canavarı halkın iradesine bayılır, çünkü iradeyi alır, bir güzel çiğner, sonra da üstüne beton döker. Halkın sokağa dökülüp protesto ettiği anlarda canavarın gözleri parlar: “Bana zorbalık şansı tanıyorsunuz, teşekkürler!” Güvenlik(!) eşliğinde, toplumsal baskının en renkli versiyonları sergilenir. Halk sustuğunda, canavar o sessizliği bir zafer marşı gibi dinler.
Kayyım canavarı korkusuzdur, gücüyle her şeyi kontrol eder, tabii bir de kadınlar olmasa! Kadınlardan o kadar korkar ki, onların seçilmiş eş başkan olarak görevde olmasına tahammül edemez. Hele bir de mücadeleci kadınlar söz konusuysa, kayyım canavarının titremeye başladığını görürsünüz. Ama bunu çaktırmaz; öyle bir hamle yapar ki, dehasına şapka çıkarırsınız: Kadın eş başkana kayyım atandığını tebliğ bile etmez!
Evet, “Ne gerek var?” diye düşünür kayyım canavarı. Zaten o kadar korkmaktadır ki, doğrudan karşısına çıkıp “Sen artık görevde değilsin” deme cesaretini bile gösteremez. Kadını yok saymak, susturmak, görmezden gelmek en etkili yöntemdir. Çünkü kayyım canavarının kitabında şöyle yazar: “Kadın görünmezdir; görünür olduğunda, tehlikelidir.” Kadınlara yapılan bu sessiz darbe, aslında korkunun en sessiz çığlığıdır.