Siyasi partiler “demokrasinin” değil, sömürünün, yağma ve talanın, emekçi kitleleri aldatmanın/oyalamanın, halk düşmanı rejimi meşrulaştırmanın araçları… Geride kalan dönemde gerçekten halkı temsil edecek siyasi partilere ya izin verilmedi ya da kurulabilenler etkisizleştirildi…
Siyasetin bir anlamı olabilmesi, siyaset alanını burjuva politikacılarının etkinlik alanı olmaktan çıkarmayı varsayar… Siyaset herkesin “şeyi’ “işi” olmadıkça, şeylerin seyrini değiştirmek mümkün değildir…
Fakat demokrasi zaafı ve halk iradesinin gerçekleşmesini zorlaştıran sadece burjuva partileri ve politikacılar değil… Teşkilat-ı mahsusa’nın devamı olan, benim asıl devlet partisi dediğim, başkalarının derin devlet dedikleri odak da kritik saydığı durumlarda sürece müdahale ederek, siyaseti dizayn ediyor…
Halk iradesi demokrasiyi varsayar. Demokrasi de politikanın ne olması ve nasıl yapılması gerektiği sorusundan bağımsız değildir. Eğer toplumun yapısı, kurumları, örgütlenme tarzı ve işleyişi sorgulanabiliyorsa, sorgulamaya açıksa, insanlar yaşadıkları topluma dair her temel sorunu tartışabiliyor, tartışmalara müdahil olabiliyorsa, politik ve sosyal kurumların yapısı ve işleyişi de dahil olmak üzere, yasalar ve yönetmelikler değiştirilebiliyorsa, toplumu oluşturan yurttaşlar toplumsal-politik sürece gerekli olduğu her zaman ve her durumda müdahale edebiliyorsa [itiraz, eleştiri, tartışma öneri, karar sürecine katılma], başka türlü söylersek toplum kendi hakkında düşünebilir ve gereğini yapabilir durumdaysa, orada politikanın ve politika yapmanın bir anlamı ve değeri, velhasıl bir kıymet-i harbiyesi var demektir…