Türkiye’de ‘FETÖ’nün elebaşı’ olmakla suçlanan Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen, tam da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington’a ayak bastığı gün, ABD’nin en saygın gazetelerinden Washington Post’ta boy gösterdi.
Erdoğan, yarın ABD Başkanı Donald Trump’la Beyaz Saray’da bir araya geliyor. Görüşme ABD’nin YPG’ye silah yardımı kararının gölgesinde gerçekleşecek.
Gülen’in yazısı Washington Post’ta yayınlandı.
‘Türkiye tanınmaz hale geldi’
Gülen, ‘Artık tanımadığım Türkiye’ başlıklı yazısına şöyle başladı: ”Bir zamanlar demokrasisini tekmil ve mutedil bir laiklik anlayışını oturtma yolunda ümit vadeden Türkiye, bütün gücü elinde toplamak ve muhaliflere boyun eğdirmek için elinden gelen her şeyi yapan bir cumhurbaşkanının elinde tanınmaz hale geldi.”
Darbe girişimini en şiddetli biçimde kınadığını ve ilişkili olduğunu reddettiğini hatırlatan Gülen, Erdoğan’ın elinde kendisine karşı hiçbir delil bulunmadığını savundu.
Ancak Gülen, darbe girişiminin ardından açılan pek çok davada bir numaralı şüpheli olarak gösteriliyor.
‘Otoriterlik girdabınının bu yeni aşaması’
Erdoğan’ın ‘menfur askeri darbe girişimini müteakip masum insanlara karşı sistematik bir zulüm kampanyası başlattığını, Kürtler, Aleviler, laikler, solcular, gazeteciler, akademisyenler ya da irtibatlı olduğu barışçı bir insani hareket olan Hizmet camiası katılımcıları dahil 300 binden fazla Türkiye vatandaşının hayatının gözaltılar, tutuklamalar, işten çıkarmalar ve başka yollarla mahvedildiğini’ vurgulayan Gülen anayasa değişikliği referandumunu da şöyle yorumladı: “Nisan ayında cumhurbaşkanı, ciddi usulsüzlük iddialarının gündeme geldiği bir referandumu az farkla kazanarak devletin üç kolunu da kontrol etmesini sağlayan bir başkanlık sistemi kurdu. Aslında tasfiye ve yolsuzlukla bu güçleri zaten büyük ölçüde elinde tutuyordu. Otoriterlik girdabınının bu yeni aşamasında Türk halkı için ciddi endişeler taşıyorum.”
Türkiye’nin iki ihtiyacı
Gülen, ‘Erdoğan’ın kendi halkına zulmetmesinin artık sadece bir içişleri meselesi olmaktan çıktığını’ savunarak şöyle devam etti: “Sivil toplum, gazeteci, akademisyen ve Kürt vatandaşlara karşı sürmekte olan zulüm ülkenin uzun vadede istikrarını tehdit eder hale gelmiştir. Toplumda hali hazırda AKP rejimi etrafında derin bir kutuplaşma meydana gelmiştir. Türkiye’nin şiddeti meşru gören radikallere kucak acarken Kürt vatandaşlarını ümitsizliğe sevk eden diktatoryal bir rejim haline gelmesi Ortadoğu güvenliği için bir kabus olacaktır.”
Gülen, ‘Türkiye’nin demokrasi yolunda yaşadığı geriye gidişi tersine çevirmek için iki önemli konuda girişime ihtiyacı bulunduğuna’ dikkat çekti: ‘Yeni bir sivil anayasa’ ve ‘demokratik ve çoğulcu değerleri tartışan ve kritik düşünmeyi teşvik eden bir eğitim müfredatı.’
“Bunlar yapılmadan evvel Türk hükümetinin kendi halkına yönelik baskı ve hak ihlallerine son vermesi ve mağdur edilen vatandaşların haklarını telafi etmesi gerekiyor” diye yazan Gülen, makalesini şöyle sonlandırdı: “İhtimal, Türkiye’nin dünyada parmakla gösterilen bir demokrasi haline geldiğini görmeye ömrüm vefa etmeyecek ama niyazım odur ki şu an içinde bulunduğu otoriterlik girdabından çok geç olmadan kurtulsun.”