Tayyip Erdoğan verdiği görüntünün aksine tam bir hesap adamı; kritik kararlara varması gerektiğinde çok yönlü düşünüyor, etraftan gelebilecek telkinler yerine kendi içgüdüsünü de için işine sokan hesapları göz ardı etmiyor. Vardığı sonuç, öyle durumlarda, kendisinden beklenmeyen bir karar olsa da, kararı doğru sonuçlar doğuruyor…
Abdullah Gül’ün adaylığı doğru bir karardı ve onun Çankaya’da geçirdiği yedi yıl Ak Parti ile Tayyip Erdoğan’ın ‘artı’ hanesine yazıldı. Erdoğan-Gül ikilisinin birlikte yer aldığı fotoğraf Ak Parti’ye daha çok oy getiriyor.
Cumhurbaşkanlığı için düşünülmek elbette onur verici bir durum; o durumda bulunanların Çankaya’yı arzu etmesi yadırganmaz. Ancak partiler adına düşünenlerin, aday belirler veya kendi adaylığı üzerinde imal-i fikrederken hesaba katmaları gereken pek çok unsur olduğu da bir gerçek… Halk bir siyasetçiyi başbakan olarak benimsemişse onu cumhurbaşkanlığına göndermek istemeyebilir de; cumhurbaşkanlığında farklı bir profil görmeyi de tercih edebilir halk…
Liderlerin tek hamleli düşünme lüksü de olamaz; cumhurbaşkanlığı kadar ilk genel seçimde partisinin sandıktan güçlü bir iktidar olarak çıkması da önemlidir…
Aday olabileceği hissini verdiği açıklamaları da, ‘ters köşeye yatırma’ ifadeleri de Tayyip Erdoğan’ın çok yönlü hesaplarının o anlık tepkileri; partinin esas kararı için galiba istişare sürecinin tamamlanmasını beklememiz gerekiyor…