• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT

Fanatik, Hannah Arendt ve Nuri Bilge Ceylan

17/02/2020 09:16

ERAY ÖZER

[email protected]

@ErayOzer

Fanatik isminde komik ve tatlı bir tiyatro oyunundan çıkıp önce üniversite yıllarını, ardından Nuri Bilge sinemasını ve son olarak Hannah Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı kavramını aklından geçirmek çok sağlıklı bir zihnin işi değil, farkındayım. Ama ne yaparsınız, malzeme de bu…

Vaktiyle üniversitede bir hocam “Ben artık, gece yatıya kaldığı evde karnı acıkınca buzdolabını kurcalayan misafirin yüz ifadesini anlatan filmler izlemek istiyorum” demişti. O dönem tam olarak ne kast ettiğini anlamamıştık. Zaman geçip, sinemaya tiyatroya biraz daha merak salınca fark ettik ki,  gerçekten de asıl hikaye ‘orada‘. 

Reklam

İnsanlığın evrensel hallerini, dertlerini anlatmak için bir zamanların o ‘büyük hikayelerine‘ ihtiyaç yok. Aksine meseleyi bireye kadar küçültmeyi başarabildiğimizde, kadrajı olabildiğince daralttığımızda hikayenin özüne, damıtılmış saf haline dair söz söylüyor olma ihtimalimiz güçleniyor. 

Nuri Bilge Ceylan sinemasını bu kadar güçlü ve evrensel kılan da buydu. O ve Zeki Demirkubuz, 90’ların sonlarına doğru ahlakın ve vicdanın, kötülüğün ve iyiliğin peşine düştüklerinde tüm bunların ‘sıradan‘dan yansıyacağının sırrına varmış gibilerdi. Ve tabii sinema düşkünleri olarak bizler de onların peşine takılıp, görsel sanatlarda bunun önemine dair bir fikir sahibi olabildik.

Aşırı kötü ama aslında herkes gibi… Korkunç!

Hannah Arendt’in insanın ‘nasıl bu kadar kötü olabileceği‘ sorusunun peşinde ‘kötülüğün sıradanlığına‘ varması da benzer bir yolculuk olsa gerek. Yahudi toplama kamplarından sorumlu Nazi subayı Adolf Eichmann’ın davasını izlemeye başlayan Arendt, tüm o şeytani aklın arkasında umduğundan daha boş, çelişkili, yer yer aptal bir grup insanın olduğunu fark etmişti. 

Reklam

Oysa Arendt bu yolculuğa büyük bir planın devreye girmesiyle ortaya çıkan ‘radikal kötülüğü‘ aramak için çıkmıştı. Karşısında bulduğu şey Arendt’i önce şaşırtmış, lakin söz konusu ‘sıradanlık‘ diğer seçenekten çok daha vahim bir şeye işaret ettiği için korkutmuştu: Tahayyül sınırlarını zorlayan bir kötülük ne yazık ki tam da sıradan bir aklın eseriydi.

Güldürürken düşündüren… Şaka şaka…

Geçen hafta bir tiyatro oyunu izledim: İsmi Fanatik. Oyun, dedesinin hayatını kaybetmeden önce torunu Atlas’ı Galatasaraylı yapması ve bunun başta fanatik Fenerbahçeli baba Tanju olmak üzere tüm aile üzerindeki etkilerini anlatıyor. 

Tabii, neredeyse tamamında çok güldüğümüz bir oyundan çıkıp, orada anlatılan hikayenin aslında ne kadar evrensel bir hikaye olduğunu düşünmekle başlayıp, sonunda kendini Hannah Arendt’in ‘Kötülüğün Sıradanlığı‘ kitabına göz atarken bulmak sağlıklı bir aklın işi değil, farkındayım. Mukadderat!

Lakin mesela, gerçekten çok eğlenceli bu oyunun Nuri Bilge’nin Kış Uykusu’yla bir yerlerden ‘akraba‘ olduğu hissinden de kendimi alamıyorum. Tanju’nun çocuğu daha ‘modern‘ yetiştirmek isteyen karısı Eda’yla çatışması esnasında annesiyle kurduğu kaypak ittifak; aynı ittifakın Tanju’nun çocuğunu Galatasaraylılıktan vazgeçirmek istemesi üzerinde Eda ile kayınvalidesi arasına kayması ve sonlara doğru karı-kocanın anne karşısında tek vücut olması insanlığın evrensel hallerine dair o kadar çok şey anlatıyor ki…

Size aynısı olmaz, merak etmeyin

Daha fazla detay vermeyelim. Fanatik’i Michael Önder kaleme almış. Çağrı Şensoy yönetiyor. Neslihan Arslan, Salih Bademci ve Nurhan Özenen sahnede tatlı tatlı karakterlere hayat veriyorlar. Özellikle Nurhan Özenen anne rolünde çok başarılı. 

Oyun 24 Ocak’ta ilk kez sahnelendi ve sanırım yaza kadar da sahnelenmeye devam edecek. 26 Şubat’ta Duru Tiyatro’da olacaklar, 6 Mart’ta Sahne 42 Maslak, 14 Mart’ta Kenter Tiyatrosu ve 24 Mart’ta Baba Sahne Kadıköy… Sonrası Allah kerim.

Sağlıklı insanlar olarak, emin olun, bu tatlı ve komik oyundan çıkıp benim gibi kötülüğün sıradanlığına varmazsınız. Aksine insanın türlü türlü hallerine, yaşam ve ölüme karşı komik duruşuna dair birkaç düşünce eşlik eder tebessümünüze… İçiniz rahat olsun.

Filed Under: Sanat

SON HABERLER

9 soruda: En iyi aşı hangisi?

Bilim insanları adeta bir yarış halinde Covid-19’a karşı aşı geliştirmeye çalışırken, uzmanların tek dileği birden çok firmanın istenen sonuca ulaşmasıydı. Ne kadar çok çeşit aşı üretilirse o kadar çok insanın bundan faydalanacağı düşünüldü ama şimdi farklı koruma oranları, doz aralıkları ve etkinlik yöntemleriyle kafamız biraz karıştı. Acaba en iyi aşı hangisi?

Montrö’ye ‘tarihi’ bakış: 85 yıl önce ne oldu?

İstanbul’a 2 bin 200 kilometre uzaklıkta bulunan, İsviçre’nin güneybatısındaki Montrö kenti, bugün Türkiye için farklı bir öneme sahip. İstanbul ve Çanakkale boğazlarını Türk hakimiyetine veren Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 85 yılın ardından bir kez daha Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden…

15 gün ‘kısmi kapanma’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Covid-19 salgınını yavaşlatmak için Ramazan ayında alınan yeni önlemleri açıklıyor.

Orhan Pamuk kayıtsız kalamadı: Kitabımda Atatürk’e hiçbir saygısızlık yok

Yazar Orhan Pamuk, ‘Veba Geceleri’ romanında, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret edildiği iddialarını yalanladı.

128 milyar doların akıbeti

Kafa karışıklıklarını giderelim, yarattığı sorunlara değinelim ve iktidar kanadının bu konudaki gerginliğinin nedenlerini ifade edelim.

Altın Portakal’da yerli yapımlara ilk gösterim koşulu getirildi
Konzerthaus Berlin – Ai Weiwei

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1260 gündür tutuklu

AGORA

128 milyar doların akıbeti

M. Murat Kubilay

Delik kap su tutar mı?

Azime Acar

S-400’den Montrö tartışmalarına

Bahadır Kaynak

Muhafazakarlar ve Batı: Nereden nereye?

İhsan Dağı

Çok kıskandım

Mehmet Aksel

GÜNÜN 11’İ

Melih Aşık: İkinci aşıdan 28 gün sonra antikor testi yaptırdım; neredeyse sıfıra yakın

Mehmet Demirkol: Fenerbahçe kazandı ama oyun ayağa kalkmadı

Abdulkadir Selvi: Emekli amirallerin bakan ismi vermediği söyleniyor

Kemal Öztürk: Siyaset için en büyük tehlike

Alaattin Aktaş: Ekonomi iyi gidiyorsa bu işsizlik ne?

İbrahim Kiras: 128 milyar dolar nerede diye sormanın suç sayılması olacak iş değil

Feyzi Açıkalın: Başı kesik tavuk gibi ilerleyen dış politikanın bedelini turizm çekiyor

Akif Beki: AK Parti bir kez daha kaçarken davul çalarak kendi kendini ele verdi

İbrahim Kahveci: Millet her yıl birkaç müteahhide milyarlarca lira açıktan para ödüyor

İsmail Saymaz: Belki de bu yüzden, emekli süperstarlar Montrö’yü anlatıyor

Murat Muratoğlu: Ekonomi bu kafayla buz kesti

Bu bir utanç yazısı

İKSV’ye ‘Bu bienalin farkı ne’ diye sorduk, ‘Dikkat, her an karşınıza çıkabilir’ dediler!

Da Vinci’nin Salvator Mundi tablosu, NFT versiyonuyla yeni rekor peşinde

İzmirli şarkıcı 100 yaşında: Bir kez daha Adieu Dario!

Uluslararası karikatür yarışmasında birincilik ödülü Kübalı sanatçıya

Giresun-Keçiören maçının 10’uncu dakikasında futbolcular iftar yaptı

Arka kapıdan giren ayıyı evin hiç beklenmedik iki sakini kovaladı

46 numara mı giyiyorsunuz, 1 milyon dolarınız mı var: Kanye West’in ilk Nike Yeezy’leri tam size göre!

Dünyanın en iri tavşanı çalındı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi