Öcalan’ın taslağı heyetle ve şimdi de Kandil’le (Baluken taslağı Kandil’e götürecek) paylaşmadan önce kaba hatlarda devletle mutabık kaldığını biliyoruz. Devletin bu taslağı “üstünde tartışmaya değer” bulduğunu, daha açıkçası, “Tamam” demiş olduğunu söyleyeyim. Öte yandan… Bu hafta bu heyetle İmralı’ya gitmesi gereken kadın hareketinden Ceylan Bağrıyanık’ın heyette yer almaması detayı bana kalırsa çok şey söylüyor.
Devlet, daha doğrusu Başbakan Davutoğlu “Bu kişiyi pek iyi tanımıyoruz. Biraz tanıyalım da sonra bakalım” dediği için gidemedi Bağrıyanık. Bunun tercümesi de şudur: Devlet doğrudan KCK’li birini kendi eliyle İmralı’ya (yahut herhangi bir yere) göndermiş olmak, böyle görünmek istemiyor.
İyi de, sen bu işi çözeceksen, değil KCK’nin kadın hareketinden birini İmralı’ya göndermek, KCK’nin eşbaşkanıyla masaya oturmayı da hesaba katacaksın. Hükümetin hala bakmanın ve görmenin bu yakasında olması şaşırtıcı olmasa da hüzün verici tabii.
Ve elbette, taslağın eylem planına, her adımı kayda geçirme şartına uyup uymama konusunda şüphe uyandırıyor. Umarım çok ama çok bıçak sırtı bir noktada olduğumuz sürecin yürütücüleri tarafından ciddiyetle algılanır. Bu müzakere taslağının yumuşak ve yapıcı bir tarafı olsa da, satır aralarını okumayı bilenler için Öcalan’ın açıklamalarının bugüne kadarki en sert ve kesin cümleleri içerdiğini görecektir. Daha da bir şey demeyeyim.