• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Evrim Kuran: Gençlerin yüzde 36'sı flört şiddetine maruz kalıyor

20/05/2022 20:54

ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ

@zeynepguvenunlu

Evrim Kuran’ın toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için kurulan Yanındayız Derneği için yaptığı araştırma sonuçlandı: Türkiye’de gençliğin yüzde 83’ü cinsiyet eşitliği olmadığını düşünüyor.

Fotoğraf: Afta Putta Gunawan/Pexels

‘Türkiye’nin Gençlikte Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Algı Araştırması’nın sonuçları yayınladı. Çalışmayı, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açan her türlü etken ve önyargıyla, erkeklerin aktif katılımıyla mücadele amacıyla kurulan ‘Yanındayız Derneği’ adına Evrim Kuran Danışmanlık yürüttü. Gençliğin toplumsal cinsiyete bakışının analiz edilmesi ve bu alana yönelik gelecekte yapılacak çalışmalara ışık tutulması amacıyla yapıldı.


Gençlerin; cinsiyet eşitliğine yaklaşımı, kadına yönelik şiddet algısı, Türkiye’deki kurumların toplumsal
cinsiyet ayrımcılığını önlemeye yönelik çalışmalarına dair bakışı, şiddeti algısı, gençlerin şiddete maruz
kalıp kalmadığıyla ilgili bulguların yer aldığı web tabanlı araştırma, Türkiye’nin 81 ilinden ve 28 ülkeden 18-35 yaş aralığındaki gençlerin katılımıyla gerçekleşti.

En kapsamlı araştırma

Toplamda 12 bin 925 kişinin katıldığı araştırma, Türkiye’de bu alanda yapılan en kapsamlı ve en geniş katılımlı çalışma olması açısından da büyük önem taşıyor. Araştırmanın sonuçlarını Evrim Kuran’la konuştuk.

Araştırmayı 18-35 yaş aralığındaki gençlerle yaptınız. Katılım için yaş dışında başka kriter var mıydı ?

Yaş dışında farklı bir kriterimiz bulunmuyordu. Katılımcılar arasında cinsiyet dengesinin sağlanması, Türkiye’nin her şehrinden temsilin sağlanması gibi kriterleri de gözettik.

Siz kuşak araştırmaları yapıyorsunuz, gençleri tanıyorsunuz. Bu araştırmada sizi şaşırtan / doğrulayan / endişelendiren / umutlandıran neler var? Sonuçları analiz ederken neler düşündünüz, hissettiniz?

Türkiye’de gençlerin büyük bir çoğunluğunun toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığını düşündüğünü görmeye şaşırmıyorum ve üstelik seviniyorum da. Genç kadınların yüzde 87’si, genç erkeklerin yüzde 72’si eşitliğin olmadığını ifade ediyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, modern ve demokratik bir toplum olmanın ön şartı. Bu şartı yerine getirmek için de özellikle genç nesilde farkındalığın önemi büyük. Görüyoruz ki gençler sorunun farkında. 

Araştırmanın bence en kritik bulgularından biri Türkiye’de gençlerin yüzde 70’inin cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığını ifade etmesi. Şaşırtıcı değil, ki bu oran genç kadınlarda genç erkeklerin iki katı. Genç kadınların yüzde 82’si, erkeklerin yüzde 40’ı cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğradıklarını belirtti. Üstelik, gençlerin yalnızca yüzde 54’ü cinsiyetinden dolayı ayrımcılıkla karşılaştığında yeterli bir tepki gösterebiliyor. Farkındalıktan eylemliliğe geçmemiz gerektiğine işaret eden bir gerçek bu. Bir başka kritik bulguysa gençlerin yalnızca yüzde 6’sının kadınların tam anlamıyla eşitliğe ulaşmasında erkeklerin desteğini yeterli buluyor olması.

Gençler ‘cam tavan’ın bilincinde

Bir diğer dikkat çekici bulgu gençlerin yüzde 80’inin Türkiye’de ‘cam tavan’ olduğunu idrak etmesi. Şaşırtıcı değil, ki bu oran genç kadınlarda daha fazla. Genç kadınların yüzde 86’sı, genç erkeklerin yüzde 64’ü Türkiye’de cam tavan uygulamalarının olduğunu düşünüyor.

Bence araştırmanın en kritik bulgularından biri de şu: Gençler, Türkiye’de kurumların toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemeye yönelik çalışmaları yetersiz buluyor. Gençler, yüzde 25 oranıyla en fazla sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını yeterli buluyor. Yalnızca yüzde 4’ü siyasi partilerin bu alandaki çalışmalarını yeterli buluyor. 

Özellikle dikkat çeken bir nokta, flörtte kıskançlık – psikolojik şiddet ilişkisi. Eskiden kıskançlığın ‘sevginin bir göstergesi’ olduğu düşünülürdü. Hatta Y kuşağına kadar kıskançlık ‘kabul edilebilir’ bir şeydi. Bugün belki kıskançlık eskisi gibi tolere edilmiyor ama kıskançlığın bir tür psikolojik şiddet olduğu da tam anlaşılmamış görünüyor. Bu konuda daha fazla veri analiz var mı elinizde?

Şiddeti tanımlamak, şiddet türlerini iyi anlamak ve ayırt edebilmek toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarının farkındalık etabının önemli basamakları. Biz bu araştırmada gençlerin şiddet algısını ölçerken onlara şiddet türlerini de aktarmayı önemsedik. Bu bağlamda belki de katılımcı gençlerin pek çoğu, yaşamlarında ilk kez flört şiddeti ifadesiyle karşılaştı.

Şiddet okuryazarlığı şart

Flört şiddeti mutlaka ergenlikten başlayarak gençlerde farkındalık yaratmak durumunda olduğumuz bir başlık. Çünkü olanca gerçekliğiyle varken, fena halde yok sayılan bir şiddet türü. Flört şiddeti, partnerlerden birinin diğerine psikolojik, fiziksel, sosyal, cinsel ve dijital şiddet içeren davranışlarda bulunmasıdır. Araştırmamıza katılan gençlerin yüzde 36’sı flört şiddetine maruz kaldıklarını ifade ettiler. Bir duygusal şiddet türü olan kıskançlığı ise gençlerin sadece yüzde 27’si şiddet olarak görüyor. Gençlikte şiddet okuryazarlığı sağlıklı yetişkinlerin yaşadığı bir toplum için elzem. 

Hikayeler rakamlardan çok daha etkili olduğunu biliyoruz. Bu araştırmayı yaparken sizde iz bırakan hikayelere rastladınız mı?

Elbette, İstanbul dışında ve nispeten daha muhafazakar kültürlerde yetişen ailelerden evlerinin içindeki cinsiyet ayrımcılığına dair kaygı veren, ancak yine de umudumuzu yeşertecek bazı hikayeler duyduk; ayrımcılık dilde başlar, dilin başlangıcıysa aile. Ailesinde ciddi, belki travmatik sayabileceğimiz ayrımcılık örneklerine denk geldik. Bunun dışında kendilerinin toplumun empoze ettiği ‘stigma’ya gayet uygun  olduğunu belirten birçok erkek katılımcının, kadın erkek eşitliği konusunda umut veren, destek olmak için ortam arayan, mücadeleci tutumlarına denk gelmekten ise mutluluk duydum.

Kültüre yansıyan eril dille ilgili ne söylersiniz?

Kendini inşa etmiş kadınların çoğunun ışıltılı başarı hikayelerinin arkasında en yakınlarındaki eril kafayla/kafalarla mücadele etmiş/eden tek başına bir kız çocuğu vardır. Modern çağın en eşitlikçi ortamlarında, sosyoekonomik seviyesi yüksek toplumlarda bile bu durumla karşılaşabilirsiniz. Eğitim ve algı seviyesi yüksek erkeklerin bile kadınlara sürekli bir şeyler öğretme çabasında olduğuna tanık olabilirsiniz.

Erkekler ‘erkeklemek’ten vazgeçmiyor

Bu durum dünya dillerine yeni bir sözcük bile kazandırmıştır: ‘Mansplaining’. Rebecca Solnit meşhur Mansplaining sözcüğünü hayatımıza sokan yazar. 2008’de yayınladığı bir denemenin ardından türetiliyor Mansplaining. İngilizce’deki erkek (man) ve açıklama (explain) kelimelerinden oluşmuş bir sözcük. Erkeklerin, kendi uzmanlık alanları olan olmayan her konu hakkında kadınlara açıklama yapması; hatta kadının ilgili konu üzerinde senelerini harcamasına dahi aldırmadan ona doğru yolu göstermeleri anlamına geliyor.

Türkçeye çeşitli biçimlerde çevrildi ama ben en çok ‘erkekleme’ denmesini seviyorum. Bazı erkeklerin iktidar kurma güdüsüyle böbürlenişini en iyi ‘erkekleme’ anlatıyor. Kısaca, mansplaining -erkekleme- her şey hakkında bir lafı olan, öğreten, gösteren adamları anlatıyor. Bilirsiniz çünkü her yerdeler. Kadın sorunlarını TV’de onlar konuşur, sizin uzmanlığınızı müthiş bir özgüvenle size onlar anlatır, en iyi onlar araba kullanır, en güzel ritmi onlar bulur falan. Bir de size istedikleri zaman istedikleri soruyu sorma yetkileri olduğunu sanarlar.

Evrim Kuran

Gençlerin çoğu sorunu ortak. Yine de kadınların daha fazla mağdur olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Değişmesi gerektiğini hisseden genç erkeklerin ‘erkeklikle’ ilgili yaşadığı sorunları, çıkmazları nasıl sayarsınız?

Türkiye’de toplumun dayattığı normlar, genellikle erkeğin güç sahibi, dikte eden ve kararları alan, yönlendiren ve kuralları koyan, inisiyatif alan ve inisiyatif veren bir erkeklik resmi çiziyor. Bu erkeklik imajı, duyguları zayıflık olarak görme eğilimini barındırıyor. Kadınların sözlerine değer veren erkekliğin kitle medyası tarafından uzun yıllar ‘light erkek’ olarak yaftalanması, kadın cinayeti haberlerinde bile cinayeti gerçekleştiren erkeği haklı göstermek için sebep arayan dil kullanımı, öte yandan feminizmi sadece kadınlara atfeden ve erkekleri dışlayan bir doktrin olarak görme eğilimi, modern erkeklik çıkmazı ile açıklanabilir. Ancak, bu normların değişmesi konusunda beni umutlandıran bir genç kuşak olduğunu kabul etmeliyim. Ayrımcılıklar konusunda çok daha duyarlı, yanlılıklardan kaçınan, sorgulayan, herkesin eşitçe, refah içinde yaşaması için ortam arayan pek çok genç erkek var. Kadın erkek eşitliği için erkeklerin desteğini çok önemsiyorum.

Kategori:Diken özel, Vitrin-mobil

SON HABERLER

Erdoğan, Trump, Selman ve Şara çevrimiçi toplantıda görüştü

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD, Suudi Arabistan ve Suriye liderleriyle çevrimiçi toplantıda görüştü.

Cemil Önal cinayetinde ikinci bir şüpheli daha saptandı

Hollanda polisi, Halil Falyalı’nın muhasebecisi Cemil Önal cinayetine ilişkin soruşturmada ikinci bir zanlının daha tespit edildiğini açıkladı.

Ünlü şef Hazer Amani, CHP'ye katıldı

Ünlü şef Hazer Amani ve iş insanı Metin Özkan, CHP’ye katıldı.

Almanya'da Ford fabrikası işçileri grevde

Almanya’nın Köln kentinde 1930’dan bu yana üretim yapan ve 11 bin 500 kişinin çalıştığı Ford fabrikasında işçiler greve çıktı.

Libya'nın başkentinde çatışmalar yeniden başladı: Eğitime ara verildi

Libya’nın başkenti Trablus’ta silahlı gruplar arasında çatışmalar yeniden başladı.

İzmit Körfezi'ni kirleten gemiye 1,8 milyon lira ceza
Prof. Dr. Azap: Maymun çiçeğinin Türkiye'ye gelmemesi için neden yok

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 752 gündür hapiste

YAZARLAR

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

Silmek isteseler de silemezler

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Füruzan'ın röportajlarındaki dil dikenleri

Mustafa Dağıstanlı

GÜNÜN 11’İ

Pınar Erişen: İnsanları 'elitist ve seçkinci' diye aşağılamak geri kalmış toplumların ortak hatası

Esfender Korkmaz: Hükümetin sıcak para sevdası geçmezse, ekonomik istikrar hiçbir zaman gelmeyecek

Mustafa Yalçıner: Ortadoğu'ya gezisine rağmen Türkiye'ye gelmiyor ve dışişleri bakanını yolluyor

Fatih Yaşlı: Lozan'la derdi olan diğer aktör Türkiye İslamcılığıdır

Alaattin Aktaş: Merkez Bankası'nın on günde 15 milyar net kayba uğradığını söylemek yanlış olmaz

Yusuf Ziya Cömert: Öcalan DEM'in başına mı geçecek?

Zeynep Aktaş: Altın ve döviz bazlı fonlar portföy dengesi sağlıyor

Recep Genel: Avrupa'da en çok gayrimenkul alan milletler arasında Türkler ön sıralarda

Çiğdem Toker: Şu ana kadar 'terörsüz Türkiye' kavramının demokratik değerleri içerdiğine dair bir emare göremedik

Elif Çakır: Hakikaten de Bahçeli sözünün eri çıktı

Öztin Akgüç: Yabancı sermayenin yararından çok sakıncaları

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×