Gülen hareketinin Türkiye toplumu için nasıl bir belaya dönüştüğü konusunda bugün herhalde kimsenin kafasında soru işareti yok. Söz konusu cemaatin iç sorgulamaları daha 17/25 Aralık safhasında başlamıştı. Ama içeriye yönelik yoğun propaganda ve baskı altında çoğu cemaat mensubu muhtemelen zihinlerindeki tedirginliği arka plana itmeyi tercih etti.
Ancak ‘suç’ Batıya yüklendiği ölçüde Gülen ve Gülenciler ‘kandırılmış’ pozisyonunda algılanmaya başlandı. ‘İlkokul mezunu bile olmayan biri’ diye başlayan cümleler aslında Gülen’i gerçek tehlike olmaktan uzaklaştırdı. Ancak referandum sonrası strateji değişti… Batılı düşmanlardan pek bahsedilmezken, Gülen cemaatine bir anlamda ‘becerisi’ teslim edildi. Bugün Türkiye bürokrasisini yıllar içinde nasıl hallaç pamuğu gibi atıp, kılcal damarlarına yerleştiklerini açıkça söylüyoruz.
Tepedekilerin hiçbiri yakalanmamışken, toplumun içinde FETÖ’cü aramanın hastalandırıcı bir etkisi var. Belki de o nedenle insanlar artık yargı doğru çalışsın ve iktidar Gülen cemaatinden bir terör örgütü yaratanların peşinden gitsin ama eğer becerilemiyorsa bunun acısı sıradan insanlardan çıkarılmaya devam edilmesin istiyorlar…