Türkiye’nin Hamas’ın yanında durup Batı’yı suçlaması; dış politikada Batı’dan biraz daha uzaklaşması demektir. İlk tepki İtalya ve İsrail’den geldi. Batı’dan uzaklaşmak dış ticaretten zararlı çıkmamız demektir. Zira özel sektör de ülkeler arası dış politikadan etkilenir.
Çok sık yazıyorum… Ama Türkiye’nin bir millî dış ticaret politikası yoktur. Batı’yı dışlarsak ihracatımız düşer. Dış açıklarımız artar.
Söz gelimi 2022 yılında dış ticaret verileri;
İhracatımızın yüzde ellisini yaptığımız üç ülke;
AB 9,8 milyar dolar ABD 1,7 milyar dolar ve İsrail‘e karşı 2,6 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik.
İhracatımızın yüzde 4’ünü yaptığımız iki ülkeye;
Rusya’ya 49,5 ve Çin’e 38 milyar dolar dış ticaret açığı verdik.
2022 cari açığı 48,5 milyar dolar oldu. Bu iki ülkeye karşı millî bir dış ticareti politikamız olsaydı ve mal arzı yaratmayacak mal ithalatına kota getirseydik, cari açığımız kalmazdı.
Türkiye’nin dış borçlarını çevirmesi ve cari açığını finanse etmesi için döviz bulması gerekir. Her türlü borç kaynakları Batı ülkelerindedir. Arap parası da Batı’daki fonlardadır.
Teknoloji getiren yabancı yatırım sermayesi de Batı sermayesidir. Araplar gayrimenkul alır ama borç vermeye gelince sukuk ister.
Batı’dan uzaklaştıkça, dış borçlarda temerrüt riskimiz artar.
Türkiye olarak attığımız her adımda, ülkemizin ve halkımızın refahını düşünmeliyiz. Unutmamak gerekir ki gelişmiş ve halkını refaha ulaştırmış bir ülke olmadan, dünya lideri olunmaz. Bunun için de kim olursa olsun, siyasi iktidarların ideolojiyi değil, ülke çıkarını önde tutması gerekir.