Türkiye’nin 2001 krizi nedeni ile ratingi düştü. 2003 yılında AKP iktidar olduğunda Mody’s’in notu bugünkünden iki kademe daha yüksek B1 idi. Parlamenter sistem içinde düzeldi ve 2016 yılında Baa3 negatif oldu. Baa3 seviyesi, yatırım yapılabilir alt orta sınıf seviyedir.
2016 sonrası, O hâl uygulaması, başkanlık sistemi, kurumsal yapıda, demokraside ve hukukta kan kaybı ile ekonomik istikrar bozuldu. Moody’s Türkiye’nin 2023 ratingini B3, yani iflas seviyesinin bir üst kademesine kadar düşürdü.
Şimdi B3 durağanı, pozitife çevirmesinin gerekçesi olarak; Ortodoks politikalara dönüş, cari açıkta geçen yıla göre azalma, Merkez Bankası rezervlerinde yeniden yapılandırma, parasal sıkılaştırma gösterildi. Ayrıca enflasyonda seçim sonrasında düşme olabileceği de belirtildi.
Herkes gibi; Moody’s’te seçim popülizminin artacağı ve enflasyonun ancak seçim sonrası çözüleceğini bekliyor. Yanılgı da buradadır. Siyasi iktidar, seçim sonrasında eğer, yargı bağımsızlığı ve demokrasi anlayışını dış politikasını, itibardan tasarruf olmaz anlayışını, 180 derece değiştirmezse, adım atamaz. Kaldı ki böyle bir adım atsa dahi uzun süre güven tesis edemez.
Söz gelimi bir AKP milletvekilinin 2015’te “Anayasa vesayetin son parçasıdır, param parça edeceğiz” demesi o gün yabancı sermayeyi kaçırmaya başladı. Bu söz bugün yeniden gündem oldu. Böyle bir anlayış devam ederken, Türkiye’de güven ve istikrar çivi tutmaz.
Fitch Rating kuruluşu da bu hafta “hükûmet müdahalesinin, büyük bankaların notlarını sınırladığını” açıkladı.