TÜİK’in uluslararası göç istatistiklerine göre 2019, 2020 ve 2021 yıllarında, üç yılda Türkiye’den toplam 1 milyon 38 bin 403 kişi yurt dışına göç etti. Dışarıya gidenlerin, çoğunluğu, 15-39 yaş arası genç nüfustur.
Medya her gün doktorların dışarıya gittiğini yazıyor ve hükümet “giderlerse gitsinler” diyor. Yalnızca doktorlar değil, eğitimli iş gücü ve özellikle gençler Türkiye’de durmuyor.
Dahası çok sayıda öğrenci de yurt dışında okumanın yolunu arıyor. Başarılı olanlar, ABD; Kanada, Almanya’dan burs bile alıyor. Bu gidenler de sonrasında gittiği yerde vatandaş oluyor ve Türkiye’ye dönmüyor.
Vasıflı iş gücü yetiştirmek için her ülke büyük kaynaklar ayırır. Bir ülkenin yetiştiği vasıflı insanlar, gençler, bilim adamları, hekim, mühendis, başka ülkeye gidip, orada kalıp çalışmaya başlarsa, bu katlanılan maliyetin atıl kalması demektir. Bu şekildeki insanların göçüne “Beyin göçü (brain drain)” deniliyor.
Bir insanı eğitiyorsunuz, uzman yapıyorsunuz, masraf yapıyorsunuz sonra bu yatırımı beyin göçü yoluyla başka ülkeye hediye ediyorsunuz, Yani maliyetini siz karşılıyorsunuz, faydasını gelişmiş ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya gibi ülkeler görüyor.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde Türkiye beyin göçü alırdı. Ne oldu da bugün beyin göçü veren bir ülke haline geldik.
Türkiye, cari açık yoluyla kaybettiği kaynakları her zaman geri kazanabilir. Telafi edebilir. Ancak beyin göçü daha büyük kayıptır ve geri kazanılmaz.