Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Biz çalışmak için yaşamıyoruz. Yaşamak için çalışmak zorunda olduğumuz kadar çalışacağız. Daha az çalışarak daha mutlu bir toplum olabiliriz” dedi.
Baş, Ekşi Sözlük’te kullanıcıların sorularını yanıtladı.
Öne çıkan soru ve cevaplardan bazıları şöyle:
‘Asla bu yaptıklarının yanlarına kalmasına izin vermeyeceğiz’
Soru: Merhaba,
Ülkeyi bu hale getirenler yargılanacaklar mı yoksa, “Belki bizler de yeriz, ortalığı bulandırmayalım” denerek yaptıkları yanlarına mı bırakılacak?
Yargılanacaklarsa ‘TRT adalet’ diye bir TV kanalı istiyoruz. duruşmalar canlı yayınlanmalı…
Cevap: Bu öneri beni çok heyecanlandırdı. Tek sorun 24 saat yayın yapacağımız için bütün çalışanların haklarını sağlamamız gerekiyor.
Bu bir hesaplaşma meselesi, bir kin duygusunun ürünü değil adaletin sağlanması gerekiyor. Suç işleyenlerin mutlaka cezasını çekmesi gerekiyor. Toplumsal adaleti sağlamanın tek yolu. O yüzden asla bu yaptıklarının yanlarına kalmasına izin vermeyeceğiz.
‘Yaşamak için çalışmak zorunda olduğumuz kadar çalışacağız’
Soru: Düşlediğiniz düzeni gerçekleştirebilmek için seçmeninize sunacağınız bir ekonomi planınız var mı? Düşlediğiniz düzen hangi parayla, hangi imkanlarla nasıl mümkün olacak? Genelde ekonomi ile ilgili ayakları yere basan bir planı olup olmadığını merak ediyorum her partinin, sizin planınız nedir?
Cevap: Bir kere bugün bize ekonomi diye anlatılan şey genel olarak tüm dünyadaki uygulanan kapitalist ekonomik model. Bunun temeli zenginleri daha çok zengin etmek.
Dünyanın yüzde 99’u çalışıyor küçük bir kısmı zengin, hatta zengin değil çok zengin oluyor. Bunu reddediyorum.
Tartışmamızın esası şudur; para mı, insan mı? Tartışmamız budur, daha çok para kazanmak için insanların hayatını cehenneme çevirenler bunun normal olduğuna bizi ikna etmeye çalışıyor.
Toplumu merkeze alan kamucu planlı ekonomik politikalar uygulamak gerekir.
Çalışma saatlerini düşürerek başlayabiliriz. Bu işçi sınıfının en temel mücadelelerinden biridir.
200 yıldır önce 16 saat çalıştırıyorlardı mücadele ettik düşürdük, şimdi sekiz saatlere indirebildik mücadele ettikçe azalmaya devam edecek.
Biz çalışmak için yaşamıyoruz. Yaşamak için çalışmak zorunda olduğumuz kadar çalışacağız. Daha az çalışarak daha mutlu bir toplum olabiliriz.
Açıkçası patronların nasıl daha fazla zengin olabileceği hiç umrumda değil.
Ben işçilerin nasıl daha mutlu ve huzurlu olabileceği ile daha güzel yaşayabileceğiyle ilgileniyorum. bütün ekonomi tartışmalarına da bu eksenden bakıyorum.
‘Kimi Atatürkçüler veya kendilerini öyle ifade edenler sadece siyasi varlıklarını sürdürmek istiyor’
Soru: Partiniz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken niçin Mustafa Kemal Atatürk’ü ön plana çıkarmıyor, herhangi bir görselini kullanmıyor ve kutlama metninde niçin Mustafa Kemal Paşa’nın ismi bir paragrafta sadece ufak bir ayrıntı olarak geçiyor? Yoksa kendisinin anti-emperyalist bir devrimci olduğu gerçeğini partiniz kabul etmekte zorlanıyor mu? Bir de hangi şampuanı kullanıyorsunuz?
Cevap: Hangi şampuanı kullandığımı bilmiyorum. 🙂
İşin daha ciddi kısmı biz cumhuriyeti önemli bir tarihsel ilerleme olarak görüyoruz her yıl Cumhuriyet Bayramı’nı seve seve kutluyoruz.
Tek üzüntümüz AKP döneminde Cumhuriyet’in tüm değerlerinin ayaklar altına alınmış olması. Onun dışında Mustafa Kemal Atatürk bu devrimin önderi.
Maalesef kimi Atatürkçüler veya kendilerini öyle ifade edenler hiçbir şey söylemiyorlar sadece siyasi varlıklarını sürdürmek istiyorlar. Yani Atatürk’ün arkasına saklanıyorlar. Biz devrimciliğin sürekli ileri bakan bir siyasal faaliyet olarak görüyoruz. Sadece bunu söyleyebilirim.
‘Aşkı özgürce yaşayabilmek için eşitlikçi özgür bir topluma ihtiyaç var’
Soru: Merhabalar Erkan Baş başkan 🙂 Memur kız yerine zengin kızın tercih edilmesi de sınıfsal mıdır..
Cevap: Tabii ki. maalesef duygularımız da düşüncelerimiz ve davranışlarımız gibi sınıfsal kavganın yansıdığı alanlardan birisi oluyor. Aşkı da özgürce yaşayamıyoruz ekonomik durumumuz bunu etkiliyor.
Herkesin istediği insana aşık olabilmesi için aşkını özgürce yaşayabilmesi için de eşitlikçi özgür bir topluma ihtiyacımız var. 🙂
Samimi bir özeleştiri…
Soru: Samimi bir özeleştirinizi bizimle paylaşır mısınız?
Cevap: 20 yıldır Türkiye’nin ve hatta dünyanın gördüğü en halk düşmanı iktidar yönetiyor. İnsanlar her geçen gün açlığı yoksulluğu yaşıyorlar. Bu kadar kötü bir iktidarı 20 yıldır yenememiş olanların arasında olmak.
Önümüzdeki mücadele döneminde bugüne kadar yaptığımız eksikleri ortadan kaldırıp Türkiye’yi AKP karanlığından kurtaracağımıza inanıyorum.
‘Oy böldüğümüz büyük bir palavra AKP’ye karşı mücadeleyi güçlendiriyoruz’
Soru: Oyları bölmekten başka hobileriniz neler?
Cevap: Galiba biraz başı dönüyor.
Bizim oy böldüğümüz falan yok aksine AKP’ye karşı büyük bir öfke içerisinde olan milyonlarca insanı AKP karşısında mücadelede konumlandırma mücadelesindeyiz.
Biraz matematik bilen herkes üçüncü ittifakın güçlenmesinin AKP’yi kesin olarak yenilgiye götüreceğini bilir.
AKP’yi yendikten sonra bu 20 yıllık yıkımı nasıl telafi edeceksiniz? Sol olmazsa, sosyalistler olmazsa. Gençler, kadınlar yoksullar bir siyasal kuvvet olmazsa Türkiye yeniden sağa teslim olur. 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl daha kaybeder. Bu nedenle güçlü bir sol zorunluluktur.
Oy böldüğümüz büyük bir palavra AKP’ye karşı mücadeleyi güçlendiriyoruz.
Siyaset hobi olarak çok sıkıcı bir şey olurdu. Biz siyaseti hobi olsun diye değil, büyük bir karanlığı yenmek için zorunluluktan yapıyoruz.
Seçim barajını delme formülü
Soru: Erkan bey gelecek seçim için, seçim barajını delmeye yönelik bir formül düşünüyor musunuz? Dört millet vekilinizden de memnunuz, daha fazla TİP’li görmek isteriz.
Cevap: Biz daha fazla olabilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
Bulduk zaten her yerde bunu anlatmaya çalışıyoruz. 🙂
İttifakın toplam oyları barajı aştığında ittifak içindeki her parti barajı aşmış oluyor.
Herhalde hiç kimse Emek Özgürlük İttifakı’nın baraj altında kalacağını düşünmüyordur.
Gönül rahatlığıyla oy verebilirsiniz. Milletvekili sayımızı 14’e 24’e çıkarmak sizin oylarınıza bağlı.
‘Herhangi bir yerde seve seve muhabbet edebiliriz’
Soru: Sizi sık sık Beşiktaş’ta görüyorum. Bir gün oturduğunuz mekanda karşılıklı bir şeyler içip muhabbet eder miyiz?
Cevap: Sadece Beşiktaş’ta değil herhangi bir yerde seve seve muhabbet edebiliriz.
Bir tek ricam var, birisiyle konuşurken biraz beklerseniz daha sonra muhabbet edebiliriz. 🙂