Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “İzmir’deki depremde evleri yıkılan vatandaşlarımıza inşallah en kısa sürede yenilerini yapıp teslim edeceğiz” dedi.

Dün saat 14:51’te 6.6 büyüklüğünde meydana gelen deprem sonrası çok sayıda bina yıkıldı, enkazda mahsur kalanlar oldu.
Son olarak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, depremde şu ana kadar 26 can kaybı olduğunu, 381 kişinin tedavi gördüğünü, 504 kişinin de tedavisinin tamamlandığını bildirdi.
Partisinin Atatürk Şehir Stadyumu’nda düzenlenen Van 7. Olağan İl Kongresi’nde konuşan Erdoğan, ülkenin en doğusundan en batısına tehlikeli bir deprem kuşağı altında olduğunun, yaşanan her sarsıntıyla bir kez daha hatırlandığını dile getirdi.
Erdoğan, ‘uzun yıllar boyunca bu ülkeye hakim olan vesayetçi zihniyetin en çok ihmal ettiği alanlardan birinin de afetlere dayanıklı yapı inşası olduğunu’ söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu: “Van’da deprem sonrası 25 bin 172 konut, kamu binası, okul, cami, sosyal tesis ile 2 bin 325 ahırı inşa ederek sahiplerine teslim ettik. Ocak ayında yaşanan depremin ardından Malatya’da 5 bin 24 ve Elazığ’da 18 bin 868 konutun önemli bir kısmını bitirdik, kalanlarını da depremin yıl dönümüne kadar tamamlamış olacağız. İzmir’deki depremde evleri yıkılan vatandaşlarımıza da inşallah en kısa sürede yenilerini yapıp teslim edeceğiz.”
‘Ekonomik kurtuluş savaşı’
Konuşmasında konuyu siyaset ve ekonomideki gelişmelere getirdi.
Dünyanın, siyasi ve ekonomik olarak yeni bir döneme geçişin sancılarını yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye’nin, bu süreçte en çok hedefe konan ülke durumunda olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı şöyle konuştu: “Ülkemizi ekonomi alanında kuşatmaya çalışanlara cevabımızı, yeni bir ekonomik kurtuluş savaşıyla veriyoruz. Ekonomide gerçekleştirdiğimiz büyük yapısal değişim, en az kapitülasyonların kaldırılması kadar tarihi anlama sahiptir.”
‘Şahsıma edilen her hakaret…’
Son dönemde Fransa’yla yaşanan gerilime de değinen Erdoğan, şöyle devam etti: “Fransa başta olmak üzere kimi ülkelerde yükselen İslam düşmanlığı, Avrupa’yı defalarca felakete sürükleyen çarpık bir zihniyetin hala devam ettiğinin işaretidir. Bir asır önce, elimizdeki kalan son vatan toprağı Anadolu’daki varlığımıza dahi tahammül edemeyenler, bugün bölgemizde aldığımız inisiyatiflere de aynı şekilde yaklaşıyor. Dini fanatizmle İslam’a ve Müslümanlara, ırkçı saiklerle Türklere ve diğer yabancılara nefret besleyenler, artık bu duygularını gizleme gereği dahi duymuyor. Şu gerçekleri gayet iyi biliyoruz, Peygamber efendimize edilen her hakaret, tüm Müslümanları hedef almaktadır. Şahsıma edilen her hakaret, Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlarının tamamını hedef almaktadır.
Bize yönelik saldırılar, İslam’a ve Peygamberimize olan muhabbetimizden, ülkemize ve milletimize yaptığımız hizmetlerden kaynaklanıyor. Hamdolsun milletimiz bu gerçeği gördüğü için birkaç istisna dışında yekvücut olarak inancının ve ülkesinin değerlerinin arkasında yer almıştır. Kısır politik çıkarlar uğruna ülkelerinin ve tüm dünyanın huzurunu kaçıranlar bunun hesabını elbette vereceklerdir. Bugün bize düşen kendi davamıza sıkı sıkıya sarılmaktır. Bunu da inancımızın ve kültürümüzün özünde var olan vakarla, dirayetle, soğukkanlılıkla yapacak, asla provokasyonlara itibar etmeyeceğiz.”