Birleşmiş Milletler (BM) 79’uncu Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkevi’nde “Seçimler sonucunda başkan kim olursa olsun Amerika’ya bakışımız ve ilişkilerimizdeki üst düzeyli diyaloğumuz değişmeyecektir” dedi.
Türkevi’nde ABD’de faaliyet gösteren bazı düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldiği yuvarlak masa toplantısında konuşan Erdoğan, Türk dış politikası perspektifinden küresel ve bölgesel gelişmelere, meydan okumalara dair bir ufuk turu yapmak istediğini söyledi.
Erdoğan, küresel meydan okumalar, bunlarla mücadelede yaşanan zorluk ve belirsizlikler, bölgesel çatışmalar ve insani krizlerin herkesin malumu olduğunu belirterek “Neredeyse her gün yeni bir krize, yeni bir çatışmaya gözlerimizi açıyoruz. Bu tablo karşısında çok taraflılığın güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Artık ne 1945’in ne Soğuk Savaş’ın ne de tek kutuplu düzenin koşullarında yaşıyoruz” dedi.
Erdoğan şöyle konuştu:
“Her krizde şu acı gerçeğe şahit oluyoruz. Bir tarafta insanlığın ortak vicdanını, ortak aklını yansıtan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve aldığı kararlar var. Diğer tarafta alınan her kararı Güvenlik Konseyi’nde veto gücüne sahip beş adet ayrıcalıklı ülke var.
Yıllardır çözümsüzlüğe mahkum edilen her sorunda beş ülkenin keyfi, çıkarı, öncelikleri, Genel Kurul’daki yüzlerce ülkenin iradesini yok sayıyor. ‘Dünya beşten büyüktür’ derken tam olarak işte bu çarpık yapıya dikkat çekiyorum.
Birleşmiş Milletlerin reforma ihtiyacı olduğunu herkes kabul ediyor ancak bunu hayata geçirecek adımlar atılmıyor. Giderek işlevsiz hale gelen Birleşmiş Milletler sisteminin yükünü ise genellikle çatışma bölgelerindeki siviller, açlıkla boğuşan mazlumlar, yani sistemin çalışmasına en fazla ihtiyacı olan insanlar çekiyor.
Biz bu reform çağrısını her yerde, her fırsatta dile getirmeyi sürdüreceğiz. Bu konu, yarın ‘Geleceğin Zirvesi’ programında yapacağım konuşmanın özünü teşkil edecek.
Geçtiğimiz yıl ticaret hacmimiz 30 milyar doları geçse de biz bu rakamı 100 milyar dolar seviyesine çıkarabileceğimiz kanaatindeyiz. Milli güvenliğimizi ilgilendiren bazı konularda Amerikan yönetimiyle görüş ayrılıklarımız halen devam ediyor. Amerikalı dostlarımızla her vesileyle PKK, PYD, YPG ve FETÖ’ye verilen desteğin sonlandırılmasına dair beklentilerimizi paylaşıyoruz.
NATO müttefikimiz Amerika’nın Türkiye’ye yönelik uyguladığı tedbirler ve savunma sanayi kısıtlamaları güven duygusunu menfi şekilde etkiliyor. CAATSA yaptırımlarının ve F-35 programından çıkarılmamızın müttefiklik ruhuna aykırı olduğu da çok açıktır.
5 Kasım’da düzenlenecek olan Amerika başkanlık ve kongre seçimlerini tüm dünya gibi biz de yakından takip ediyoruz. Seçimler sonucunda başkan kim olursa olsun Amerika’ya bakışımız ve ilişkilerimizdeki üst düzeyli diyaloğumuz değişmeyecektir.
Türkiye, NATO’nun en güçlü müttefiklerinden biridir. Aynı zamanda Avrupa Birliği’ne tam üyelik perspektifi olan bir ülkeyiz. Batı dünyasıyla işbirliğimizi geliştirirken doğuya ihmal nazarıyla bakmıyoruz. Batı dünyasıyla işbirliğimizi geliştirirken doğuyu ihmal etmiyoruz.
Gerek Şangay İşbirliği Teşkilatı, gerek BRICS, gerekse ASEAN’la diyalog zemininizi güçlendirmekte kararlıyız. Bu konuda son dönemde kritik adımlar attık. Çok farklı bir iklim yakaladık. Ülkemizin çıkarlarını merkeze alan Türkiye eksenli bir anlayışla farklı bölgesel teşkilatlarla işbirliğimizi daha da ilerleteceğiz.”