Dr. Ekrem Karakaya’nın 6 Temmuz’da Konya Devlet Hastanesi’nde görevi başında öldürülmesini ertesi gün İstanbul’da protesto eden hekim ve sağlık çalışanlarına başsavcılık tarafından soruşturma açıldı. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nergis Erdoğan, “Bu hekimlere yönelik şiddetin bir başka düzeyi” dedi.
Karakaya’nın öldürülmesinden sonra Türk Tabipleri Birliği, tabip odaları, sendikaların çağrısıyla 7 Temmuz’da tüm Türkiye’de hem bu cinayet hem de sağlıkta şiddet protesto edilmişti.
Hastane bahçelerinden çıkıp Çapa’daki İstanbul Tıp Fakültesi bahçesinde buluşan binlerce hekim ve sağlık çalışanları oradan Çemberlitaş’daki Sağlık İl Müdürlüğü’ne doğru yürümek istemişti. Ancak polis biber gazı ve şiddet kullanarak bunu engellemeye çalışmıştı.
Eyleme katılan Dr. Mehmet Nazmi Algan, Dr. Osman Öztürk, Dr. Ali Haydar Temel, Dr. İbrahim Ertaş, Dt. Emre Kırmızıtaş, Dr. Bilal Biçimli, Berkay Duran, Cemal Bilgin, Erdal Güzel, Suat Okan, Zeynel Abidin Barut hakkında soruşturma başlatıldı.
İstanbul Tabip Odası’nda bugün yapılan basın toplantısında, söz konusu soruşturmaya tepki gösterildi. Tabip odası başkanı Erdoğan, ülkedeki sağlık ortamının bir şiddet sarmalı içinde olduğunu söyledi. 7 Temmuz’daki eylemlere katılanların üzerine biber gazı sıkıldığını, polis kalkanıyla engellendiğini ve darp edildiğini hatırlatan Erdoğan, “Bunlar yetmiyormuş gibi haksızlığa uğrayanlara bu kez soruşturma açılıyor” dedi.
Oda genel sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç ortak açıklamayı okudu. Öldürülen hekimin anısına sahip çıkmak ve sağlıkta şiddeti protesto etmek için yürüyüş yapan hekimlerin değil saldırganların yargılanması gerektiğini belirten Oruç, “Mağdurları ya da mağdurlar ile dayanışma gösterenleri değil, hekimlerin katillerini ve yıllardır bu cinayetlere zemin hazırlayanları engelleyin” dedi.
‘160 bin hekimin boyunlarını bükmesi bekleniyor’
Ortak açıklamada ayrıca şunlar yer aldı: “Hekimlerin çalıştıkları hastanelerde kurşunlanarak öldürülmesinin kanıksanmasını, kader ya da hekimlik mesleğinin fıtratı olarak görülmesini isteyenler, sağlıkta yaşanan bu şiddet dalgasına, bu vahşete karşı hekimlerin sesini çıkarmasına, tepki göstermesine tahammül etmeyenler, bu cinayetleri engelleyemeyenler, tepkilerini gösteren hekimlere jet hızıyla soruşturmalar açmayı, savcılık üzerinden ifadeye çağırmayı marifet sanıyor.
Bu işte bir yanlışlık var! Bu ülkede her gün milyonlarca insanı iyileştirme telaşındaki 160 bin hekimin arkadaşları, meslektaşları öldürülünce bile boynunu büküp beklemesini, on yıllardır azalmak bir yana her geçen gün daha da artan sağlıktaki ölümcül şiddeti tevekkülle karşılamasını bekleyenler, sağlık sisteminden, ülkedeki güvenlikten sorumlu olan mevcut ülke yöneticilerine hiç ama hiç laf söylenmesin istiyor.
Bu işte bir yanlışlık var! Sağlıktaki bu şiddeti her boyutu ile görünür kılan, bilimsel tedbirler öneren ve sağlıkta şiddeti önlemeye dönük etkili adımlar atmayan yetkililere karşı her olayda tepkisini gösteren İstanbul Tabip odasının da hekimlerin tepkisini-öfkesini baskılayıp yürüyüş, g(ö)rev gibi adımları atmaması bekleniyor.
Bu işte bir yanlışlık var! Hastanede bir hekimin öldürülmesi sonrasında Tabip Odasının, Sendikaların çağrısıyla sağlıkta şiddete tepki olarak hekimlerin Sağlık Müdürlüğü’ne doğru yürüyüşleri polis kalkanları ve TOMA’ların saldırgan tutumları ile engellenmeye çalışılabilir mi? 7 Temmuz günü başka hekimler-sağlık çalışanları öldürülmesin talebiyle, ölen hekimin anısına saygı yürüyüşü yapan hekim ve sağlık çalışanlarına Cumhuriyet Savcılığı’nca soruşturma açılır mı?
Bu işte bir yanlışlık var! Emniyet Güvenlik Şubesi ve Cumhuriyet Başsavcılığı; gazeteciden öğrenciye, milletvekilinden, sanatçıya, tweet atandan sokak röportajcısına, fırıncısından, marketçisine kadar herkese, hem de sadece itiraz edenlere değil, aykırı tutum alana, farklı söz kurana, biat etmeyene dava açmayı vaka-i adiye haline dönüştürmesi doğal değil!
Bu işte bir yanlışlık var! İktidarın polisi hekimlerin öldürülen meslektaşlarıyla kurdukları empatiyi, kendilerinin de her an böyle bir ölümle yüz yüze kalabileceği gerçekliğini, sağlıktaki bu şiddetin yarattığı öfkeyi ve tepkiyi umursamayan iktidarın polisinin her toplumsal tepkide takındığı keyfiliği ve hukuksuzluğu bir üst aşamaya taşıyarak ‘Şiddete hayır’ diyen hekim ve sağlık çalışanlarına soruşturma açılmasını sağlayarak güvenlik ve yargı sistemini utanılacak bir seviyeye ulaştırması anlaşılır değil. Öldürülen bir hekim meslektaşları için tepki gösteren ve yürüyüş yapan hekimlerin yürüyüşünü engellemeye çabalamaları yetmezmiş gibi dava açma yolunu açanlar ve bu hukuksuzluğa göz yuman yöneticiler de sağlıkta şiddeti önleyemez! Yeni hekim ölümlerinin önüne geçemez!”
Hakkında soruşturma açılan Dr. Osman Öztürk, anayasal haklarını kullandıklarını vurgulayarak, “Her zaman bu tepkiyi gösterdik, göstereceğiz. Soruşturmalar açılsa da kendimizi alnımız açık savunuruz” dedi. İfadesi alınırken “Bakan istifa” sloganları attırıp attırmadığının sorulduğunu belirten Öztürk, “Attırdığımı söyledim. Başka bir yığın slogan da attırdık. Bir ülkede bu kadar hekim, bu kadar sağlık çalışanı öldürülüyor ve bir bakan hala orada duruyorsa tabi ki bakanın istifasını o gün de istiyoruz, bugün de istiyoruz. Kendisinde hekimlik nosyonu olsa bugün de o görevde durmazdı” diye konuştu.
Soruşturma başlatılan Dr. Emre Kırmızıtaş, sağlıkta şiddeti protestolarından suç üretilmeye çalışıldığını söyledi: “Buradan bir suç çıkmaz. Suç aranacaksa sağlıkta şiddeti yaratan koşulları oluşturanlara bakmak lazım. Anayasal protesto haklarımı engelleyen kolluk kuvvetlerinin pratiklerine bakmak lazım” dedi.