MESUDE DEMİR
@mesudedemirr
Üç-beş kilo fazlası olanların dahi iğneyle zayıflamaya çalıştığını belirten iç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, doktor kontrolü olmadan bu ilaçların kullanılmasının sakıncalarına dikkat çekti.

Gazeteci Mert İnan’ın sorduğu, Kaya’nın yanıtladığı ‘Hayat Yeniden’ kitabında sağlıklı yaşamla ve beslenmeyle ilgili pek çok bilgi var. Doğan Kitap’ın bastığı kitapta Kaya, obezite ve metabolizma hastalıklarıyla ilgili yaklaşık 30 yıllık deneyimlerini paylaşıyor.
Kaleme aldığı dokuz kitapla doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışan hekimle ‘Hayat Yeniden’ vesilesiyle görüştük. Hekimler ve hastaların heyecanla ve hevesle karşıladığı zayıflama iğnelerini konuştuk.
GLP-1 reseptör agonistleri
Önce tıbbi adı GLP-1 reseptör agonistleri olan bu ilaçları hatırlatalım. GLP-1 (glukagon benzeri peptid-1), vücutta doğal olarak üretilen bir hormon. Kan şekerini düzenliyor ve iştahı azaltıyor.
Yemekten sonra bağırsaklardan salınarak pankreası uyarıp insülin salınımını artırıyor. İnsülin, kan şekeri düzeylerini düzenlemeye yardımcı oluyor. Ve mide boşalmasını yavaşlatarak tokluk hissi oluşturuyor, iştahı baskılıyor.
GLP-1 reseptör agonistleri adlı ilaçlar bu hormonun vücuttaki etkilerini taklit ediyor.
Enjekte edilerek günlük veya haftalık dozlarda uygulanan bu ilaçlar, GLP-1’in reseptörlerine bağlanarak insülin salınımını arttırıyor, kan şekerini düşürüyor ve yemek yeme isteğini azaltıyor. Ayrıca mide boşalmasını geciktirerek tokluk süresini uzatıyor.

Yeniden kilo alma korkusuyla bırakamıyorlar
Tıpta devrim yaratan bu iğnelerin obezite tedavisinde hekimlerin elini çok güçlendirdiğini belirten Kaya, iki-üç yıl içinde daha etkili kombinasyonların da gelmesini beklediklerini anlattı.
Bazı çalışmalar bu yeni ilaçların obezite cerrahisine yakın sonuç verebileceğini gösteriyor. Hap ve kombine formlarının da eli kulağında.
Umut veren gelişmelere rağmen hekimler zayıflama iğnelerinin yanlış ve kötüye kullanımının sonuçlarını görmeye başladı bile.
Kaya kişinin yaşamına aynen devam etmesi halinde bu iğnelerin etkisini kaybettiğini söyledi: “Klinikte görüyoruz. Bırakınca eskiden olduğu gibi yiyorlar. Çok ciddi kilo artışları ve metabolik problemler ortaya çıkabiliyor.
Bir hastam 110 kilodayken kendi kendine zayıflama iğnesine başlamış. 10 kilo verebilmiş. Ama 100 kiloda kalmış. İğneyi bırakır da kilo alır diye ödü patlıyor. Üç yıl kilo verememesine rağmen bu korkuyla haftada bir kendine iğne yapmış.
Böyle devam edemezdi. İlacını kestik, metabolik kontrolünü yaptık. Yaşam tarzını değiştirdik. Yaklaşık dört ayda neredeyse 18 kilo verdi.”

İlaca direkt ulaşılabildiğini ve kötüye kullanılabildiğini belirten Kaya, şöyle devam etti: “Beden kitle indeksi normal değerin biraz üzerindekiler de kullanıyor. İlacın etken maddesi çok kıymetli. Ama sonuçta bunlar yeni ilaçlar.
Daha önce kullanılan zayıflama ilaçlarıyla ilgili kötü deneyimlerimiz var. Bunlar mutlaka hekim kontrolünde ve hasta yakından takip edilerek kullanılması gereken ilaçlar.”
‘Hastaların yalnızca yüzde 10’unda kullanırım‘
Obeziteye mutlaka metabolik bir sorunun da eşlik ettiğini belirten Kaya, ”Her hastanın obezitesi kendine özel” dedi ve şunu anlattı:
”Hasta ya kansız, ya tiroidleri çalışmıyor. Veya hastanın kontrolsüz hipertansiyonu var, mutlaka insülin direnci ya da insüline bağlı bir problemi, karaciğer yağlanması var. Biz önce hastaların metabolik problemlerine bakıyoruz. Obezite tedavisinin birinci basamağı çok iyi bir metabolik kontrol.”
Kaya, hastaların yalnızca yüzde 10’unun ilaçlara ihtiyaç duyduğunu söyledi: ”Örneğin hasta 170 kilo başlamış, hızla 120’ye düşmüştür. Orada bir direnç oluşmuşsa onu kırmak, vazgeçmesini önlemek için veriyorum. Ben kesinlikle ilk seçenek olarak bu ilaçları vermiyorum.
Hastaların yüzde 90’ında ilaca hiç ihtiyaç duymadan, iyi bir metabolik kontrolle ve yaşam tarzını değiştirecek bir eğitimle çok rahat kilo vermeyi başarıyoruz.”
Tedavinin başında yan etkiler daha yoğun
İlaçların en yaygın yan etkileri sindirim sistemiyle ilgili: Mide bulantısı, kusma, ishal, kabızlık ve mide rahatsızlığı.
Tabii bu belirtiler genellikle tedavinin başında daha belirgin ve zamanla vücudun ilaca uyum sağlamasıyla azalabiliyor.
Fakat nadir de olsa pankreatit, safra kesesi rahatsızlıkları ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi daha ciddi yan etkiler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca bazı hastalarda baş dönmesi, yorgunluk ve iştah kaybı da görülebiliyor.
Uzun vadeli kullanımın tiroid bezinde nodül oluşumu veya tümör gelişimi riskini artırabileceğine dair araştırmalar sürüyor.