Beklenmeyen ve ‘tanımlanamayan’ dolu yağışları, fırtınalar ve hortumlarla geçen yaz mevsiminin ardından dört uzman kendi ‘felaket senaryoları’nı çizdi.

Fotoğraf: DHA/Can Erok
‘Betona boğulan’ kentte, yağış ve fırtınaların etkisi hayatı durma noktasına getiriyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikaları Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen, enerji ve iklim uzmanı Önder Algedik ve Meteoroloji Mühendisi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Hürriyet’ten Gözde Naz Uysal’a konuştu.
Dört uzman özetle kendi senaryolarını şöyle anlattı:
‘Deniz seviyesinin yükselmesini bekliyoruz’

Fotoğraflar: Reuters
Ümit Şahin: “Sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddeti artacak. Dünya geneline baktığımızda, 1.5 derecelik sıcaklık artışı ile Türkiye birçok ülkeye nazaran daha hızlı ısınıyor. Sıcaklık artışı nedeniyle kuraklık baş gösterecek ve orman yangınlarının sayısı artacak. Aynı zamanda yağışlar azalacak ve zaten su olmayan ülkemizde su sıkıntısı yaşanacak. Artan sıcaklıklar ve su azlığının etkisinde, ülkede gıda üretimi azalacak. Deniz seviyesinin yükselmesini bekliyoruz. Yükselmeden, 10 yılda Çukurova ve Gediz Deltası gibi alçak ovalar ile İstanbul’un 8, İzmir’in ise 11’inci sırada yer aldığı 20 deniz kentinde 3 milyon kişinin etkilenmesi bekleniyor. Deniz doldurma yöntemiyle yaratılan yaşam alanları zarar görecek. Gelecekte sıklığı şiddetle artan Türkiye’nin alışık olmadığı sel, dolu, fırtına gibi iklim felaketleri ile karşı karşıya kalacağız. Türkiye’deki dağ buzulları ise bitmiş durumda.”
‘Yaz mevsimindeki ısınma kış mevsiminin bir buçuk katı olacak’
Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen: “İçinde bulunduğumuz yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’daki şiddetli yağış olaylarının yağış miktarlarında %60’a kadar yükselme olabileceği tahmin edilmekte. Projeksiyonlar Türkiye’de sıcaklıkların her yerde artacağını, ancak kıyılardan iç kesimlere ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya doğru gidildikçe ısınmanın daha büyük olacağına işaret etmekte. Yaz mevsimindeki ısınma kış mevsimindeki ısınmanın yaklaşık bir buçuk katı olacak. Yağış, dolayısıyla su kaynakları, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri havzalarında azalacak. Doğu Karadeniz bölgesinde ise bir miktar artabilir. İstanbul ve civarı için yağıştaki azalma nispeten küçük kalacak.”
‘Hortumlar bizim için olağanlaşacak’
Önder Algedik: “Bundan sonra olağanüstü iklim olayları olağan hale gelecek. Örneğin, kış aylarında hortum yaşamaya başladık ve artan sıklıklarla yaşamaya da devam edeceğiz. Hortumlar bizim için olağanlaşacak.”
’50 sene sonra kıyılardaki evler ve yollar kullanılamayacak’
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu: “İklimimiz tropikal değil, Suriye, Lübnan ve Irak’ta olduğu gibi Güney iklimi olacak. Kısaca, gelecekte sıcak, kuru ve yağmursuz iklime sahip olacağız. Bu sene şahit olduğumuz hortumlar ve tayfunlar ise bizim için yeni bir olay değil ve gelecekte artarak olmaya devam edecekler. Bence, gelecekte aşırı hava olaylarının sıklığı artacağı için, bütün doğal afetler zorunlu sigorta kapsamına girecektir. Gelecekte Türkiye’de bir anda başlayan şiddetli yağmurlar olacak. Bu sebeple arazi kullanımı daha önemli hale gelecek. Yağışların şiddeti artarken sıklıkları düşecek, bu yüzden de mevcut suyu çok iyi yakalayabilmek ve depolayabilmek gerekecek. Bundan yaklaşık 50 sene sonra kıyılardaki evler ve yollar şiddetli yağışlardan kullanılmayacak hale gelecek.”