Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, son günlerde fırtınayla birlikte İstanbul’u vuran şiddetli yağışın ‘süper hücre’den kaynaklandığını ve bu hücrenin oluşumunda şehirleşmenin büyük etkisi olduğunu söyledi.

Fotoğraf: DHA
İstanbul’da yaklaşık 10 gün arayla gerçekleşen şiddetli yağmur ve dolu yağışı sonucunda pek çok noktada hasar oluşmuş, hayat olumsuz etkilenmişti.
Kandilli rasathanesi de yağışlara ‘süper hücre’nin neden olduğunu açıklamıştı.
En son 13 yıl önce yaşandı

Fotoğraf: DHA
Hürriyet’ten Erdinç Çelikkan’a konuşan Meteroloji Mühendisleri Odası Başkanı Köse, süper hücre yağışlarının, deniz, beton ve asfalt sıcaklığındaki artış nedeniyle etkisinin daha yıkıcı olduğuna dikkat çekti: “Bu yağışla dokuz gün önceki yağışın farkları var. İlk yağış konvektifti, bu yağış ise süper hücre yağışıdır. Süper hücre yağışlar 8-10 kilometrelik alanda oluşuyor. Marmara’da önceki gün sis ve pus vardı; bu büyük bir handikaptı. Hava bunaltıcıydı. Akşam saatlerinde birden 14 dereceye kadar sıcaklık düşüşü oldu. Bu, fırtınayı güçlendirdi. Ülkemizde 100 gök gürültülü yağışın bir tanesi süper hücreye denk geliyor.”
Köse, İstanbul’da en son süper hücre yağışının 15 Ağustos 2004’te yaşandığını ve bu yağışta Alibeyköy Deresi’nin taştığını aktardı.
‘Şehirleşmenin etkisi büyük’

Fotoğraf: Reuters
Küresel iklim değişikliğinin en belirgin özelliğinin, yağışın miktarında azalma olmamasına karşın şiddetinde büyük artış yaşanması olduğunu belirten metoroloji uzmanı, “Eskiden yağışlar bardaktan boşanırcasına olurdu. Ama son yağış tabiri caizse kovadan boşanırcasına oldu. Süper hücrenin en büyük özelliği 20 dakika sürmesi ve yıkıcı etkisinin fazla oluşudur. Nemli sıcak hava dolayısıyla bulut kalınlığı yükseldi. Bu da mikser yaptı, doluyu yere ulaştırdı. İstanbul’da 300’ün üzerinde ağaç devrildi, 160 çatı uçtu. Süper hücre bu tip zararları veriyor” diye konuştu.
Köse şunları söyledi: “Bu yıkıcı etkide şehirleşmenin büyük etkisi var. Sıcaklık gölgede 33 derece, hissedilen ise 37 dereceye kadar çıkıyor. Ama asfalt ve beton sıcaklığı 60 dereceye kadar yükseliyor. Bu da süper hücreyi tetikliyor. Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de son 20 yılda deniz suyu sıcaklığında 1 derecelik artış yaşandı. Deniz suyu sıcaklığının yüksek oluşu da süper hücreyi tetikliyor. Beton, asfalt ve deniz suyu sıcaklığının artması süper hücrenin etkisini arttırıyor ve sıklığını tetikliyor.”
‘Önemli olan eğilimler’
Sadece bir yağışla iklim değişikliği olup olmadığını söylemenin zor olduğunu, önemli olanın yıllar içindeki eğilimler olduğunu belirten GREENPEACE Akdeniz Kampanyalar Sorumlusu Özgür Gürbüz ise şu uyarılarda bulundu: “Örneğin, İstanbul’da temmuz ayına baktığımızda yılın en kurak ayı olması gerekirdi. Şimdi ise sel felaketlerinden ya da kentlerde daha önce görülmemiş hortumlardan söz etmeye başladık. Dünyanın en sıcak 10 yılına baktığımızda, sekiz tanesinin 2007-2017 yılları arasında yaşandığını görüyoruz. Şimdi odaklanmamız gereken, bu değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan dünkü (önceki gün) gibi yağışlar ya da kuraklıklara ne kadar hazırlıklı olduğumuz.”
‘Kentsel dönüşüm lehte kullanılmalı’

Fotoğraf: Reuters
Gürbüz şöyle devam etti: “Bu kabul ediş noktasından sonra iki önemli süreç var. Birincisi, artık iklim değişikliğine kesin olarak dur denilmesi gerekliliği. İklim değişikliğini durdurmak için petrol kömürü, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan yenilebilir enerjiye geçmemiz gerekiyor. İkincisi, başlatılması gereken uyum süreci. Gördüğümüz gibi özellikle kentlerimizin altyapıları bu durumlara uygun değil. Bu tip acil durumlar için tarımdan sağlığa, enerjinin olduğu her yerde üretim tarzlarını değiştirmemiz gerekecek. Artık planlamalar buna göre yapılmalı. Hollanda’nın yükselen sulara karşı yaptığı barajlar örnek verilebilir. Kentsel dönüşüm gibi bir süreci kendi lehimize kullanmamız gerekiyor.”