Malûm, Fransa-Türkiye ilişkileri zaman zaman inişli-çıkışlı oldu. İlişkinin “iniş” tarafında liderler arasındaki diyaloğun mahiyetinin etkili olduğunu söylemek mümkün. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıllık siyaset ve 22 yıllık iktidar birikimiyle kendisini farklı bir yere konumlandırıyor. Erdoğan bunu sadece 10 yıllık bir siyasi geçmişi olan Emmanuel Macron’a hatırlatmayı da seviyor. Bu hatırlatmaların Macron’u rahatsız ettiği ise ortada.
Neyse ki, birkaç yıl önceki sert söylemler bir süredir yok, nispeten sakin bir dönemden geçiliyor. Ama ilişkilerdeki yumuşama veya sükûnet henüz karşılıklı ziyaretler aşamasına da gelemedi. Bir süredir Macron’un Türkiye’ye gelebileceğine dair bir beklenti vardı aslında; ama Paris’te edindiğim izlenim doğruysa, yakın tarihte liderler düzeyinde bir ziyaret görünmüyor. Belki Dışişleri Bakanları düzeyinde bir ziyaret olabilir.
Bu arada Fransızların Türk tarafına bir sitemi de var: “İlişkilerde diyaloğu başlatan tarafın genellikle kendileri olduğunu” söylüyorlar. Ayrıca Türkiye ile sadece ikili ilişkiler zemininde değil, Ukrayna veya İsrail-Filistin (Hamas) savaşı gibi konularda da temasın devam etmesine önem veriyorlar.