• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Demirtaş kararı: AYM'nin ne dediği değil, ne diyemediği önemli

19/06/2020 11:35

KEMAL GÖKTAŞ

kemalgoktas@diken.com.tr

@kemalgoktas 

Türkiye’de hukuk ve siyaset ilişkisi AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana yepyeni bir çehre kazandı. 

AKP iktidarında hukuk, siyasetin bir aparatı olarak iş görüyor ve büyük ölçüde siyasi bir programın hayata geçirilmesi için uygun zemini yaratmak üzere işliyor. Ergenekon, Balyoz, KCK davaları bir yana HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP’li vekiller, CHP’li Eren Erdem ve Enis Berberoğlu da bu çerçevede tutuklandı ve yargılanıyor. 


Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) son Demirtaş kararı da aynı çerçevede bir işlev görüyor.

Bu karara gelmeden önce olan biteni bir gözden geçirmekte fayda var.

Kararın aksine AYM, Demirtaş başvurusunda 2017 yılında ihlal görmemişti. Üstelik çok değil, birkaç yıl önce tutuklu milletvekillerine ilişkin kendi içtihatlarını hiçe sayarak Demirtaş’ın demir parmaklıklar ardında kalmasına onay vermişti. AYM’nin bu karardaki en önemli gerekçelerinden biri de Demirtaş’ın 6-7 Ekim olaylarından önce HDP MYK tarafından yapılan açıklamayı sahiplenmesi idi.

‘Demokratik siyaset baskı altında’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise, AYM’nin tersine Demirtaş’ın siyasi amaçlarla tutuklandığına hükmetti. AİHM’in Demirtaş kararında, ilk defa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesinden de ihlal kararı verildi. Yani Türkçesi, AİHM Demirtaş’ın tutuklanması ile ‘demokratik siyasetin baskı altına alındığını’ kayda geçiriyordu.

AİHM’in ihlal kararına rağmen Demirtaş tahliye edilmedi. 

Yargı, siyasetin Demirtaş’ın parmaklıklar ardında tutulmasını sağlama amacına yönelik kararlar vererek bu süreci işletti.

Önce propaganda suçundan aldığı ceza jet hızıyla istinaf incelemesinden geçti ve kesinleşti. Böylece AİHM kararı doğrultusunda olası bir tahliye kararı verilmek zorunda kalınsa bile Demirtaş’ın bu defa aldığı mahkumiyet nedeniyle tutuklu kalması sağlandı. 

Nitekim, Demirtaş AİHM kararı ‘uygulanıyor’ gibi yapılarak tutuklu yargılandığı davada tahliyesine karar verildi ama aldığı ceza nedeniyle özgür kalamadı. 

Ardından bu suçtan aldığı dört yıl sekiz ay hapis cezası, tutuklu kaldığı süreye mahsup edilince, cezasını çektiği için tahliye olması gündeme geldi. 

‘Tutuklama ile mahsup aynı günde’

Yargı yine bir yol buldu ve bu defa hakkında yeni bir soruşturma açıldı ve yeniden tutuklama kararı verildi. Açılan soruşturmanın konusu 6-7 Ekim olayları idi. Oysa Demirtaş, tahliye olduğu ana davada zaten bu olaylar nedeniyle ‘halkı suç işlemeye tahrik’ iddiasıyla yargılanıyordu. Ankara başsavcılığı Demirtaş’ı, şüphelileri arasında olmadığı başka 6-7 Ekim soruşturmasına dahil etmiş ve ardından mahkemeye sevk ederek tutuklanmasını sağlamıştı. ‘Demirtaş’ı bırakmama’ kararlığı açıktı. Tutuklama kararı ile cezasının mahsup edildiği karar aynı gün çıkmıştı! 

Verdiği değil, vermediği karar önemli

AYM’nin son kararıyla 2017’deki kararının aksine Demirtaş’ın yaptığı başvuruda ihlal kararı verdi. Mahkemelerin Demirtaş’ın tutukluluğuna karar verirken Meclis’te grubu bulunan bir siyasi partinin eş genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı olmasını dikkate almadıklarını belirtti. Üstelik 2017’de görmezden geldiği önceki içtihatlarını bu defa hatırladı ve kararını onlara dayandırdı.

AYM, AİHM kararı doğrultusunda ihlal kararı vermek zorundaydı, çünkü aksi takdirde AYM’nin etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edilmesi tehlikeye düşecekti. Bu da insan hakkı ihlallerine karşı AYM’ye başvurmadan doğrudan AİHM’e gidilmesinin yolunu açabilirdi. Dolayısıyla karşımızda Anayasa’daki hakları korumaya yönelik bir mahkeme kararından ziyade günü kurtarmaya yönelik bir karar olduğu açık.

Nitekim AYM kararında Demirtaş’ın tahliye olduğu dosyada ihlal kararı verirken, tutuklu olduğu dosyada yapılan bireysel başvuruya öncelik vermemişti. Oysa Demirtaş’ın tahliye olmasın diye icat edilen yeni soruşturma dosyasındaki 6-7 Ekim olaylarını kışkırtma suçlaması, AYM’nin ihlal kararı verdiği dosyadaki suçlamalar arasında yer alıyordu. Nitekim kararında da sayfalarca 6-7 Ekim suçlamasına ilişkin alıntılar vardı. 

Devleti ve iktidarın siyasi önceliklerini değil, özgürlükleri önceleyen bir AYM olsaydı, pekala, Demirtaş’ın tahliye olduğu dosyaya değil, tutuklu olduğu dosyaya öncelik verebilir ya da birleştirerek toptan bir karar verebilirdi. 

Oysa AYM bunu yapmadığı gibi ironik şekilde Demirtaş’ın tutuklu olduğu dosyadaki başvurunun bu dosya açısından bir ‘öneminin olmadığının’ altını çiziyordu. 

Özcesi, AYM hem 2017 yılında verdiği kararla hem de dün vermediği kararlarla Demirtaş’ın anayasal haklarının ihlal edilmesinde önleyici rolünü oynamadı. Aksine Demirtaş’ın ‘hürriyet’ ve ‘siyaset yapma’ haklarını ihlal eden devlet mekanizması içinde yer alma tercihinin de altını çizmiş oldu.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Kemal Göktaş

SON HABERLER

İstanbul'da suya yüzde 10 zam

İstanbul’da suya her ay yapılan Tüketici Fiyat Endeksi’yle (TÜFE) Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) oranındaki zam haricinde yüzde 10 zam geldi.

Boğaziçi'nde Nurettin Yıldız protestosu: Altı kişi tutuklandı

Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü’nün (BİSAK) ‘altı yaşında evlenilebileceği’ne dair fetvasıyla hatırlanan ilahiyatçı Nurettin Yıldız için düzenlediği etkinliği protesto eden altı kişi tutuklandı.

AKP kanun teklifi hazırlıyor: Trafik ihlallerine cezalar ağırlaştırılacak

AKP’nin Meclis’e sunmayı planladığı kanun teklifi taslağına göre trafik ihlallerine cezalar yüksek oranlarda artırılacak.

Zizek: PKK'nın kararı son derece cesur bir adım

Dünyaca ünlü Slovenyalı filozof Slavoj Zizek, PKK’nın silah bırakma ve fesih kararını değerlendirdi.

BM: 730 bin Suriyeli ülkesine döndü

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Beşar Esad rejiminin devrilmesiyle 730 bin Suriyelinin ülkesine döndüğünü duyurdu.

Son yirmi yılda herkes biraz değişmek zorunda kaldı…
HDP Türkiye partisi olsun ama çok da olmasın!

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 752 gündür hapiste

YAZARLAR

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

Silmek isteseler de silemezler

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

GÜNÜN 11’İ

Pınar Erişen: İnsanları 'elitist ve seçkinci' diye aşağılamak geri kalmış toplumların ortak hatası

Esfender Korkmaz: Hükümetin sıcak para sevdası geçmezse, ekonomik istikrar hiçbir zaman gelmeyecek

Mustafa Yalçıner: Ortadoğu'ya gezisine rağmen Türkiye'ye gelmiyor ve dışişleri bakanını yolluyor

Fatih Yaşlı: Lozan'la derdi olan diğer aktör Türkiye İslamcılığıdır

Alaattin Aktaş: Merkez Bankası'nın on günde 15 milyar net kayba uğradığını söylemek yanlış olmaz

Yusuf Ziya Cömert: Öcalan DEM'in başına mı geçecek?

Zeynep Aktaş: Altın ve döviz bazlı fonlar portföy dengesi sağlıyor

Recep Genel: Avrupa'da en çok gayrimenkul alan milletler arasında Türkler ön sıralarda

Çiğdem Toker: Şu ana kadar 'terörsüz Türkiye' kavramının demokratik değerleri içerdiğine dair bir emare göremedik

Elif Çakır: Hakikaten de Bahçeli sözünün eri çıktı

Öztin Akgüç: Yabancı sermayenin yararından çok sakıncaları

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×