
AYNUR KOLBAY
aynurkolbay@hotmail.com
@okumak_zamani
Küresel boyutta mücadele etmeye uğraştığımız ve hayatlarımızı büyük ölçüde etkileyen iklim krizi, son iki yıldır yaşadığımız Covid-19 salgını ile de birleşerek tüm dünyayı zorlu süreçlerden geçmeye mecbur bırakıyor. Ve bu korkutucu süreçlerin arkasında, çılgın tüketim alışkanlıkları ile çığırından çıkan; kendinden başkasını ya da ardında bıraktığını düşünmeme güdüsüyle hareket eden; yavaşlamayı, durup düşünmeyi unutmuş, bunun yerine sadece koşmayı ve en önde olmayı amaç edinmiş insanlık yatıyor tabi ki.
İnsanlığın akıl almaz hız tutkusuna farklı bir açıdan bakmayı başarabilen, Koç Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan ‘gelmek ve gitmek’, oldukça etkileyici bir kitap. Koç Üniversitesi Yayınları’nın çocuk kitapları seçkisi, öğretim üyelerinden oluşan akademik bir danışma kurulunun önerileri doğrultusunda hazırlanan, çocukların gelişimi ve eğitimi üzerinde çok önemli etkiler bırakma gücüne sahip kitaplardan oluşuyor. Portekizceden çevrilmiş olan ‘gelmek ve gitmek‘ de bu seçkide hak ettiği yeri alan, derinlikli bir hikâye anlatıyor.
“Derler ki, kafa yalnızca şapka takmak için değildir.
Ayakların da yalnızca ayakkabı giymek için olmadığını söyleyebiliriz.
Yürümek, koşmak, gelmek ve gitmek için bacaklarımızla ayaklarımızı kullanırız.”
Yukarıdaki paragrafla açılan kitabın ilerleyen sayfalarında, insanların tarih öncesi çağlardan itibaren geçirdiği süreçler, yaşadığı gelişim, önceleri yavaş yavaş başlayan bu sürecin zamanla nasıl hızlandığı, azla yetinmeyip daha fazlasına, daha ilerisine nasıl gidebildiğimiz ve tüm bunları yaparken bir kere bile arkaya bakmamış olmamız, kısacık ve basit cümlelerle etkili bir şekilde anlatılıyor.

Gelmek ve gitmek veya getirmek ve götürmek için ayaklarımıza sahibiz. Ama bununla yetinmeyip arabalar üretiyoruz, onunla da yetinmeyip uçaklar, gemiler üretiyoruz, onunla da yetinmeyip motorlar, kamyonlar kullanıyoruz. Bunlar bir yerlere ulaşabilsin diye yollar yapıyor, dağları deliyor, doğayı yok ediyoruz. Bunların hepsinin sonuçlarını da sadece insanlara değil tüm gezegene yaşatıyoruz. Bizler gezegenin sigortalarını attırmak üzere elimizden geleni yaparken, bu esnada hayvanların yolculuklarına nasıl devam ettiğini de anlatan kitap, insanlığın utanç duyması gereken çok basit gerçekleri gözler önüne seriyor.
“Diğer hayvanların yolculuklarını daha iyi bilseydik belki biraz yüzümüz kızarırdı!”
Kuzey Sumrularından kral kelebeklerine, balinalardan antiloplara kadar pek çok hayvanın aslında insanlardan çok daha fazla yol kat ettiği, buna rağmen ne çevrelerine ne de gezegene zarar vermedikleri, çok güzel çizimler ve bilgiler eşliğinde anlatılıyor. Onlar tüm dünyayı dolaşıp bunu yaparken tek bir şeye bile zarar vermemeyi başarırken, insanların ufacık adımlar için ne büyük kıyametler kopardığını, hayvanlara dair paylaşılan ilgi çekici bilgilerle harmanlayarak aktarıyor kitap.

Bana biraz Cem Karaca’nın ‘İşte Geldik Gidiyoruz‘ şarkısını da anımsatan hikâye, aslında insanın uygarlık sürecini anlatıyor gibi gözükse de, kitabı bitirdiğinizde geride uygarlığa dair hiçbir şey bırakmadığımızı, her şeyi tarumar ettiğimizi yüzümüze çarpıyor.
Çizimlerin grafik tasarımı açısından harikalar yarattığı ve farklı ülkelerden pek çok ödülün de sahibi olan kitap, 4 yaş ve üstü tüm okurlar için çarpıcı bir nitelikte.
“Ayakların sadece ayakkabı giymek, kafanın da sadece şapka takmak için olmadığını hatırlamak belki de fena olmazdı.”
Keyifli okumalar.

Yazar adı: Isabel Minhos Martins
Çizer adı: Bernardo Carvalho
Sayfa sayısı: 48 sayfa
Yayınevi: KÜ Çocuk