Emeklileri yok sayan bu anlayışa şimdi de Merkez Bankası’nın asgari ücret yaklaşımı eklendi. Malum Banka, kendi yasası gereği, belirlediği enflasyon hedefine ulaşamayınca bunun sebeplerini ve alınması gerekli önlemleri kamuoyuna yazılı biçimde bildirmek durumunda. Merkez Bankası’nın (“mektup” olarak adlandırılan) bu açıklamasında, “Asgari ücretin yılda bir kez güncellenmesi, öngörülen dezenflasyon patikasının tesis edilmesi açısından kritik bir önem taşımaktadır” ifadesi yer alıyor.
Merkez Bankası, bu vurgusuyla milyonlarca asgari ücretli için 17 bin 2 TL’nin yeterli olduğunu da söylemiş oluyor. Belki bazı okurlar bu cümleyi görünce “Merkez Bankası’nın görevleri arasında asgari ücretlinin geçim koşullarını düşünmek yok ki” diyebilir. Ama o zaman aynı Merkez Bankası, bu enflasyonun hangi siyasi, popülist motivasyonlarla tırmandığını, hangi dini referans temel alınarak faiz politikasının belirlendiğini de nesnellikle kamuoyuyla paylaşmalıdır. Çünkü bu enflasyona ne emekliler ne asgari ücretliler yol açtı öyle değil mi.
Kuşkusuz Merkez Bankası’nın asgari ücrete dair bu ifadesi, iktidar (yani Erdoğan) için bağlayıcı değil. Temmuz gelip çattığında asgari ücret “güncellemesi” görülme olasılığı düşük değil. Ama nedir, Merkez Bankası, son yıllarda unutulan bir niteliği olan “bağımsız”mış gibi davranmış, ya da Bakan Şimşek ile istişareli bir biçimde öyle görünmek istemiş.
Yine de bu cümleyi oraya yazanlar ve onay verenler, asgari ücretliye “Ayda 17 bin 2 TL ile 2025’e kadar idare et” demiş olduklarını ve bunun ne anlama geldiğini idrak edemiyor olmalı.