
NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
CHP’nin, MYK’da CHP’lilerin Demirören Grubu’na ait CNN Türk haber kanalına çıkmama kararı aldığı öne sürüldü. Bu kararı Hande Fırat’ın ‘Gece Görüşü’ programında Gazeteci Metin Özkan’ın Ekrem İmamoğlu’nun kayak tatilinden konuşulurken “Konu kayaksa kötü kayarım” ifadelerinin tetiklediği anlaşılıyor. Özkan’ın bu seviyesiz dokundurması eleştirilere hedef oldu ve pek çok kişiye “Bu kadar da olmaz” dedirtti.
Son kertede ise Demirören yöneticilerinin CHP’nin basından sorumlu ekibiyle bir araya geldiğini ve CHP’lilerin “Şu anda boykot ne var ne yok”, dediğini öğrendik. Bu açıklama Demirören yöneticilerinin belki bazı sözler vererek CHP’lileri ikna etmiş olabileceğine işaret ediyor.
Hükümete yakın televizyon kanallarında uzun süredir seviye epey yerlerde. Bu durum da yeni başlamadı aslına bakacak olursanız. Ben ekrandan, siz izleyici koltuklarınızdan bu duruma şahit oluyoruz. Uzun süredir durum aşağı yukarı böyle, kayak meselesi şimdilik bardağı taşıran son damla olmuş gibi görünüyor.
İşler gezi olaylarından sonra iktidar partisi AKP’nin iletişim stratejisini değiştirmesiyle başladı. AKP’li milletvekilleri bakanlar, muhalefet vekilleriyle aynı programlara gelmeyiz, bizi alacaksanız tek alın şerhini koymaya başladılar. Yayıncılar bir süre aynı yayınlara önce AKP’li bakan veya vekilleri onlardan sonra da muhalefet siyasetçilerini alarak idare etti.
Zaman içinde ise muhalefetten bazı isimlere de sansür gelmeye başladı. Muhalefetten kimi isimler yayınlara katiyetle alınmamaya başlandı. Karar verici mekanizmalarda bulunmadığım için bu kararları kim aldı, yayına kim çıkabilecek kim çıkmayacak kararlarını kim aldı, televizyon yöneticileri kendileri mi, yoksa Ankara’dan birileri mi bu isimlerin alınmaması konusunda ‘ricacı (!)’ oldu bilemiyorum.
Aynı şekilde iktidarı savunan da birtakım kişiler peyda oldu ve bu kişiler bir şekilde konu ne olursa programlara davet edilmeye başlandı. Bu isimleri kim keşfetti! Bu isimler çıksın diye kim rica etti! Onu da bilmiyorum. Fakat neticede yayına davet edilecekler listesi git gide daraldı ve ekranlar bir avuç kişiye kaldı. Bu bir avuç kişi çoğu zaman futbol maçı yorumlar gibi, çoğu zaman argüman sunmadan slogan atarak, epey zaman alakasız garip şeyler söyleyerek programlarda esip gürledi.
Genellikle programlarda gerçek bir tartışma olmuyor, kim daha fazla garip komplo teorisini bağırarak söylerse kazanan o oluyor. Bir de şöyle bir dengesizlik epeydir televizyon ekranlarına hakim; AKP’liler kendi kendilerini başka, üst bir mertebeye yerleştirerek muhalefetle ekrana çıkmadıkları için CHP’li vekiller ya da yöneticiler AKP’li mevkidaşlarıyla değil, birtakım trollerle ekranda tartışmak durumunda kalıyor. Yani aslında elmalar ile armutlar aynı sepete konuyor.
CHP’lilerin yerinde olsam, iktidar vekilleri ve bakanlarıyla karışıklı yayına çıkma şartını koyarım. Madem iktidar partisi kendi şartlarını kabul ettirebiliyor, ana muhalefet partisinin neyi eksik?