LEVENT GÜLTEKİN
acikcenk@gmail.com
@acikcenk
Esasında bu yazıyı yıllar önce yazmayı düşünüyordum.
Fakat istemeden de olsa Alevi toplumunu üzerim, incitirim endişesiyle elim bir türlü gitmedi.
Fakat bir gencin, Babala TV’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na söyledikleri ve bu tartışmanın sosyal medyada son zamanlarda daha da görünür hale gelmesi üzerine konuyu yazmanın artık bir mecburiyet olduğunu fark ettim.
Genç -mealen- Kütahya’da Ali isimli bir gencin Alevi sanılarak partiye alındığını, Alevi olmadığı anlaşılınca dışlandığını, gençlerin partiye girebilmek için Alevi rolü yaptığını anlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu da -mealen- duruma çok üzüldüğünü, Kütahya’daki sorunun farkında olduğunu ve seçimden sonra gerekli adımı atacaklarını söyledi.
CHP’yi içten içe kemiren bir tartışma
Bu gencin anlattığı ne kadar doğru ne kadar yanlış tam emin değilim.
Fakat benim de daha önce duyduğum, dinlediğim benzer şikayetler hep vardı.
Mesela 2016’da CHP İzmir Seferihisar’da genel başkan, başkan yardımcıları, il ve ilçe teşkilatlarının da yer aldığı çok geniş katılımlı bir toplantı düzenlemişti.
Ben de toplantıyı izlemek üzere davet edilen gazeteciler arasındaydım.
O toplantıda onlarca insan yanıma gelip Alevi olmadığı için teşkilatlardan dışlandığını anlattığında derin bir şok yaşamıştım.
Toplantının ardından Ankara’da Kılıçdaroğlu ile karşılaştığımda duyduklarımı ona anlatmış, “Kemal bey eğer Tayyip Erdoğan ülkenin başında 50 yıl daha kalmanın bir planını yapsaydı kuşkusuz CHP’nin bir Alevi partisine dönüşmesini isterdi” demiştim.
Kemal bey ‘üzgün olduğunu‘ söyleyip kendince durumu izah etmeye çalışmıştı.
Sonrasında da İzmir’dekine benzer onlarca tartışmaya tanıklık ettim.
Yani demek istediğim CHP’deki Alevi tartışması bu gencin Kılıçdaroğlu’na söylediği sözlerle başlamış değil.
Yıllardır süregelen ve CHP’yi içten içe kemiren bir tartışma Babala TV’deki gencin sözleriyle su yüzüne çıktı.
Sosyal medyada zaman zaman ‘CHP kurucu ilkelerine geri dönmeden hiçbir şey düzelmez’, veyahut ‘Atatürk gelse CHP’deki bu delege yapısıyla genel başkan seçilemez‘ türü mesajlar görüyoruz.
Bütün bu mesajların altında CHP’deki bu tartışmaya vurgu var. Kimse konuyu açıktan konuşamadığı için herkes üstü kapalı mesajlarla meseleyi anlatmaya çalışıyor.
Bütün bunları anlatma nedenim, bu tartışmanın parti içinde ve kapalı kapılar ardında yıllardır yapıldığını, partiyi içten içe kemirdiğini ve daha yeni su üstüne çıktığını göstermek.
Utanç verici bir durum
Şimdi gelelim asıl söylemek istediklerime.
Alevi toplumunu gayet iyi anlıyorum.
Alevilere karşı yıllardır ayrımcılık uygulanıyor. Bu ülkenin evladı milyonlarca Alevi vergisini vermesine, bu ülkenin bir parçası olmasına rağmen hak ettiği payı alamıyor.
Dışlanıyorlar, ötekileştiriliyorlar, vergi verdikleri devlette hak ettikleri istihdamı elde edemiyorlar.
Zerre kadar vicdanı olan, bu ülkenin iyiliğini isteyen hiç kimsenin kabul edemeyeceği utanç verici bir durum var ortada.
Büyük bir haksızlık, hukuksuzluk ve vicdansızlık söz konusu.
Alevi vatandaşlarımızın vergileriyle giderleri karşılanan camilerde ibadet eden dindar insanların da bilerek ya da bilmeyerek dahil olduğu bir haksızlık bu.
Bu utanç başta siyasetçiler olmak üzere aydınların, yazarların, gazetecilerin… yani hepimizin.
Bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak sadece Alevi toplumunun yapabileceği bir şey değil.
Ülkesinin iyiliğini, barışını isteyen, toplumsal bütünlüğü, eşitliği, adil paylaşımı önemseyen herkesin kendine dert etmesi gereken bir mesele.
Hal böyle olduğu için kimi Aleviler kendilerine uygulanan bu ayrımcılığı, haksızlığı, hukuksuzluğu aşmanın yolunu bir partide toplanmak olarak görüyor.
O parti aracılığıyla hak ettiklerini almanın yolunu yaratacaklarını düşünüyorlar.
Tehlike ne?
Bu yöntemin doğru olmadığını, tam tersine Alevi toplumuna daha fazla zarar vereceğini düşünüyorum.
Dahası sadece Alevi toplumuna değil bütün Türkiye’ye ağır zarar vereceği kanaatindeyim.
Çünkü Alevi toplumu Türkiye’deki laikliğin ve seküler yaşamın en büyük sigortasıdır.
Türkiye’nin bir anlamda karanlık bir Ortadoğu ülkesine dönüşmesini engellemenin de en önemli sigortalarından biridir.
Alevi toplumunun bir partide toplanması, yani Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin Alevi partisine dönüşmesi demek, Türkiye’nin ilelebet sağ, din istismarcısı iktidarlara mahkûm olması demek.
Dahası Türkiye’yi aynen Ortadoğu’da olduğu gibi mezhep inanç siyasetine mahkûm eder.
Dindar Sünnilerin partisi, Alevilerin partisi, Türk milliyetçilerinin partisi, Kürtlerin partisi…
Böyle bir siyasi yapılanmada seçimler artık bir demokratik tercih olmaktan çıkar, mezhep ve kimlik sayımına dönüşür. Aynen bu seçimde olduğu gibi.
Ve doğal olarak en kalabalık kimlik ve mezhep her zaman iktidarını korur.
Laikliği korumak ve yaşatmak her zamankinden daha da zorlaşır.
Çünkü seçimler bir kimlik ve mezhep yarışına dönüşeceği için zaten laiklik bütünüyle ortadan kaldırılmış olur.
CHP Alevi partisine dönüştükçe, yani o gençlerin yaşadığına benzer olaylar yaşandıkça, giderek oy kaybeder ve nihayetinde belediyeleri de kaybedecek bir aşamaya gelir.
Bütün bunların sonunda zaten iktidarlar tarafından eşitsizliğe maruz bırakılan Alevi toplumu farklı yollarla gidermeye çalıştığı sorunun daha büyümüş haliyle karşı karşıya kalır.
Tekrar edeyim: Alevi vatandaşlarımızın yoğunlukla oy verdiği bir partinin yönetiminde etkin bir şekilde söz sahibi olmak istemesini gayet anlaşılır ve haklı buluyorum.
Ama bu yöntemin hem onlara hem de Türkiye’ye zarar vereceği kanaatindeyim.
Alevi toplumuna uygulanan ayrımcılığı aşmanın yolunun bir siyasi partide toplanmak olmadığını, dahası bunu korumak için seçim yenilgisi nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun istifasını isteyenlere ‘gizli AKP’li… ‘Alevi düşmanı‘ gibi suçlamalar yöneltmenin toplumun diğer kesimlerini CHP’den uzaklaştıracağını ve bu durumun Alevilere yarardan çok zarar getireceğini düşünüyorum.
CHP’deki sorun
Bana göre CHP’deki sorun genel başkanın istifasıyla giderilecek bir sorun değil.
Kılıçdaroğlu istifa ettiğinde ona olan karşıtlığı Alevi düşmanlığına bağlayan kimi Aleviler üzülecek, incinecek.
Bana göre CHP’de daha başka kronikleşmiş sorunlar da var.
Siyasetteki sorunun çözümü için toplumun her kesiminden insanların olduğu, gençlerin ve kadınların ağırlıkta olduğu, gerçekten, eşitlikçi, özgürlükçü yeni bir parti kurulması gerekiyor.
Yoksa CHP’deki Alevi tartışması ve bunun yaratacağı ayrışmanın zararını bütün bir ülke olarak hepimiz göreceğiz.
Diğer taraftan göreve başlama töreninde, “Gelin canlar bir olalım” diyerek birlik çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu birlik çağrısını lafta bırakmayıp Alevilere uygulanan ayrımcılığı fili olarak ortadan kaldırarak göstermesini umuyorum.
Türkiye’nin iç huzuru, selameti, toplumsal barışı için bu haksızlığın, hukuksuzluğun giderilmesi gerekiyor.
Aksi durumda ülke olarak hepimiz birden kaybedeceğiz.