• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Chicagolularla 'Kuru Otlar Üstüne'

28/10/2023 14:45

EMRE ZOR

@zor_emre01

“Hoşgeldin” dedi kapıdaki görevli.

“Merhaba” dedim.


“Biletiniz var mı?” 

“Var.” 

“Dijital mi?” 

“Dijital.”

Kuru Otlar Üstüne

‘About Dry Grasses (Kuru Otlar Üstüne) – Gene Siskel Film Merkezi’ yazısının altındaki QR kodu gösterdim. Kalbim çarp ha çarp etti, içeri girdim. Bir salonun kapısında kuyruk uzuyordu. Gelmeden filmin sinopsisini yalayıp yutmuş fularlı bir Chicagolu, “Sameth…” diyordu. ‘… tayin edildiği köyden kurtulmaya çalışıyor.“

Kapısında ‘2’ yazan salona giriyoruz. Bir adam çıkıyor beyazperdenin önüne, elinde mikrofon: “Chicago Film Festivali’ne hoşgeldiniz!” Uzatıyor da uzatıyor. 

“Filme geçebilir miyiz artık!”

Yanımdaki kadının kağıt-kalem çıkarmasıyla nihayet film başlıyor. Onlarca Chicagolu’yla Erzurum’a bağlı ücra bir köye yollanıyoruz.

Yeni atanmış ilkokul öğretmeni Samet, Nuray isminde bir kadınla çay içiyor. Arkalarındaki pencerede göz alabildiğine kar örtüsü uzanıyor. Samet’in canı sıkkın, “Buraya geldiğim ilk andan beri aklımda sadece gitmek var” diyor. Kadehinden üzüm suyu yudumlayan fularlı basıyor kahkahayı. Üstelik salona da bulaştırıyor.

“Boğazında kala” diyorum içimden. “Neresi komik bunun!” 

Kayıntı olsun diye badem yuvarlayan karısı yanında ifadesizce oturuyor. 

“Fularlı sarhoş herhalde” diye düşünüyorum.

Salonun yaş ortalaması 55, bilemedin 60. Neredeyse hepsi Amerikalı. Ve hiçbiri kahkahaların salondaki tek gence ağır geldiğini fark etmiyor. Çünkü hiçbiri, aralarındaki gencin AKP’den başka iktidar görmediğini, değişime, topluma inancını her gün bir kez daha yitirdiğini ve ‘umut etmenin yorgunluğu’yla kavrulduğunu bilmiyor. 

“Bu karanlıkta nasıl yazıyor?” diye düşünüyorum yanımdaki kadına bakarak. “Filmden çıkınca tek göreceği satırlarını şaşırmış kelimeler olacak. Bir de eleştiri yazısı hazırlıyorsa durum vahim. Neyse… Kendi bileceği iş.”

Canım Chicagolular komedi filmi izlermiş gibi, içimin burulduğu sahnelerde gülmeyi sürdürüyor. Hatta bizim fularlının karısı da kahkaha orkestrasına eşlik etmeye başlamış. İyice yalnızlaşıyorum. “Sen de mi Brütüs!” diyorum altyazıları kontrol ederken.

İmdadıma Fransız sosyolog Jean Baudrillard yetişiyor. Ne diyordu tüketim toplumu için, ‘fun morality’:  “Eğlence ahlakında kişi, keyif alma, zevk ve tatmin heyecanı için potansiyelleri sonuna kadar kullanma zorunluluğu hisseder.”

Samet, gürültülü bir sınıfa giriyor şimdi de. Öğretmenlerin deyişiyle ‘hayvanat bahçesi’ gibi bir sınıfa. Önce tahtaya birkaç tokat aşk ediyor Samet. İşe yaramayınca “Şşşt” diye bağırıyor. Sınıf susuyor, salon keyifleniyor. Bu sefer ben de istemsizce katılıyorum orkestraya. Çocukken yüzlerce kez işittiğim o bağırışın salonu şaşırtmasına gülüyorum. Salonun Türkiye’deki sıradanlıkları komik bulmasına gülüyorum. Üstüne orada bu sebeplerle gülen tek insan olduğum için gülüyorum.

Ancak yavaş yavaş dikenli konulara geçiyor film: Anadilde eğitim hakkı, yapış yapış bir bürokrasi, idealist düşler ee gerçekler, ‘izm’ler, ‘lik’ler ve adanmışlıklar… 

Chicagoluların bu meselelerle ne kadar ilgilendiği meçhul. Ne de olsa gelip geçen kareler ki pek geçtikleri söylenemez, kırpışan gözlere epey farklı tonlarda yansıyor. Evet, bu gerçeği sindirebilmek zor. 

Samet’in en sevdiği kız öğrencisiyle kurduğu yakın ilişki Chicagoluları çileden çıkarıyor. Beyazperdenin aydınlattığı kafalara bakıyorum göz ucuyla. Gergin yüz hatlarından homurtular yükseliyor. Samimi temaslardan bile hoşlanmadıklarını biliyorum Amerikalıların. Yalan yok, biraz rahatlıyorum. Hep ben mi çileden çıkacağım?

Yaklaşık üç buçuk saat sonra ışıkları tekrar yanan salonda derin bir sessizlik var. Yanımdaki kadın hala bir şeyler karalıyor defterine. 

“Eleştiri yazısı için mi?” diye soruyorum en sonunda.

“Evet” diyor kalemi elinden bırakırken. “Yarına yetiştirmem lazım.”

“Kolay gelsin” diyeceğim ama İngilizce karşılığını bulamıyorum. Tam kapıdan çıkarken yüz çizgileri belirginleşmiş bir Chicagolu’yu yakalıyorum

“Filmi beğendiniz mi?” diye soruyorum.

“Evet” diyor ve uzaklaşıyor.

“Acelesi olmalı” diye düşünüyorum. Çünkü bir Amerikalı hiçbir soruyu tek kelimeyle yanıtlamaz.

Yağmur başlamış, gece düşmüş. Yanıp sönen ışıklarıyla sokağı aydınlatan 102 yıllık Chicago tiyatrosuna bakıyorum. Kafamdaki makinist film bobinini tekrar projektöre takıyor, bense umut etmenin biraz olsun hafiflemiş yorgunluğuyla dolunayı takip ediyorum.

Başroldeki Deniz Celiloğlu’yla ‘Kuru Otlar Üstüne’: Bir ara setten çıkmak istedim

Ceylan’dan bir taşra hikayesi daha, ama bu defa politik (de) bir film: Kuru Otlar Üstüne

Cannes günlüğü: Yalnız ve yorgun bir ülkede ‘Kuru Otlar Üstüne’

Kategori:Diken özel, Keyif, Vitrin-mobil

SON HABERLER

New York'un ilk Müslüman belediye başkanı olmaya aday: Zohran Mamdani

Uganda doğumlu ve Hint asıllı Müslüman Zohran Mamdani, Demokrat Parti’nin New York belediye başkanlığı ön seçimlerini kazandı.

Meclisten geçti: İran, Atom Enerjisi Ajansı'yla işbirliğini askıya alıyor

İran Meclisi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’yla (IAEA) işbirliğini askıya alan yasa tasarısını kabul etti. Yasanın yürürlüğe girmesi için İran Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin onayı gerekiyor.

İbrahim Maalouf ile Hüsnü Şenlendirici Harbiye'de buluştu

Ünlü trompet sanatçısı İbrahim Maalouf eşi şarkıcı ve oyuncu Hiba Tawaji’yle klarnet sanatçısı Hüsnü Şenlendirici Harbiye’deki konserde buluştu.

Sinop'ta bazı bölgelerde suya girmek yasaklandı

Sinop’ta, boğulma vakalarının önlenmesi amacıyla bazı bölgelerde suya girmek yasaklandı.

Merkez Bankası'na göre enflasyon beklentileri geriledi

Merkez Bankası’nın (MB) yayınladığı verilere göre yıllık enflasyon beklentileri haziranda piyasa katılımcıları, reel sektör ve hane halkı için geriledi.

Kıbrıs'ta muhalefet sokağa indi: Denktaş ve Küçük'ün oğlu da eylemdeydi
Yıllanmış şarkılardan yıllanacak şaraplara: Rock yıldızı Sting şarap üretimine başladı

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 794 gündür hapiste

YAZARLAR

Kemal Kılıçdaroğlu: Var olmadan var olamamak

Arda Ekşigil

Bihter Ziyagil'in 15'inci ölüm yıldönümü ve Aşk-ı Memnu efsanesi

Meşerret Şerbetçi

Sessiz çöküş: Anoreksiya nervoza

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

İlke mi, kural mı?

Mustafa Dağıstanlı

Bir Kürt feminist Halide Dündar'ın hikâyesi

Murat Sevinç

Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi

Murat Sevinç

Babalar günü bu yıl da coşkuyla kutlanmadı!

Arzu Uzunali

GÜNÜN 11’İ

Barış Pehlivan: Altaylı'nın adının o suçlamayla yan yana gelmesi imkânsız

Pınar Erişen: Zeytinyağı, dünya çapında 'altın sıvı' olarak bilinir

Esfender Korkmaz: Türklerin azınlıkta kalacağı kimsenin aklına gelmezdi

Fatih Yaşlı: Düşmanına karşı nükleer silah kullanan tek bir ülke var; Amerika Birleşik Devletleri

Kaan Sezyum: Koskoca sarayın danışmanları su sıcaklığı tespiti yapıyor

Emre Alkin: Spor kulübü başkanı olduklarında nasıl davranıyorlarsa fabrikalarını da o şekilde yönetiyorlar

Akif Beki: Hayvanları koruma derneği başkanının horoz dövüştürdüğü dünyada Trump'ın barış adamı rolüne soyunması yine de şaşırtıcı

Abbas Güçlü: Sınavlarda soru sorulmayan dersler zerre kadar ciddiye alınmıyor

Çiğdem Toker: Zeytin köylüleri için, maden yasa teklifi, sadece zeytinliklerinin kaybı anlamına gelmiyor

Erdal Sağlam: Akaryakıt fiyatlarının haziran enflasyonuna doğrudan etkisi 0,3 puan civarı

Yunus Paksoy: 'Ana karakter' olmak zorunda hisseden Trump, sazı eline aldı

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×