MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
En tehlikeli hava kirleticilerinden, ‘görünmez katil’ olarak isimlendirilen partikül madde PM2.5, Türkiye’de yeterince ölçülmüyor ve hala ulusal sınır değerimiz bulunmuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın toplam 365 hava kalitesi izleme istasyonunun sadece yüzde 35’inde PM2.5 izleniyor.
Bakanlığın Hava Kalitesi Bülteninin 2022 özet raporuna göre, geçen yıl ülke gelindeki toplam 365 hava kalitesi izleme istasyonundan 129’unda yeterli ölçüm yapılabildi.
Depremden en fazla etkilenen 10 ilimizdeyse, 6 Şubat 2023- 16 Nisan 2023 tarihleri arasında 29 istasyondan 21’inde PM10 (yüzde 72) ve sadece dokuzunda (yüzde 31) PM2.5 ölçüldü. Bu dokuz istasyondan sadece dördünde, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) günlük referans değeri olan 15 µg/m3’ün altında. Hatay ve Kahramanmaraş’ta depremden bu yana sınırlı istasyonda ölçüm yapılıyor. Dört istasyonda sadece birinde PM2.5 ölçüldü. Hatay İskenderun merkezde bulunan istasyonda, bazı günlerde kirlilik (PM2.5 ve PM10) WHO’nun izin verdiği referans değerin 10-20 katına kadar çıktı.
Diyabete de yol açıyor, uykuyu da bozuyor
WHO, kirliliğine yol açan kirleticilerin güvenilir bir sınır değeri olmadığını söylüyor. Başka bir deyişle, her konsantrasyonda sağlığa zararlı. Hava kirliliği, dünyada her yıl 7,5 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açıyor. Yıllık PM2.5 konsantrasyonundaki 10 µg/m3’lük artış yetişkinler arasındaki genel ölüm oranını yüzde 6 artırıyor. Hava kirliliği; solunum, kalp-damar sistemi ve sinir sistemi başta olmak üzere insan vücudundaki tüm sistemleri etkiliyor. Dünyada en çok ölüme yol açan kanserler, iskemik kalp hastalıkları ve inmeye neden oluyor. Ayrıca sistemik etkileri nedeniyle insülin direnci ve diyabete yol açıyor. Uzun süreli maruziyetin uyku apnesine de neden olduğuna dair araştırmalar yayınlanıyor. Alzheimer gelişimine de katkısı var.
En tehlikelisi PM2.5
Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu üyesi Doç. Dr. Nilüfer Aykaç, “Sanırım otorite görünmez katili görmemeye çalışıyor” dedi.
Hava kirliliğinin partiküler bileşenlerini oluşturan partiküler madde (PM), havada asılı kalan katı ve sıvı damlacıklar. 2.5 mikronun altındaki partikülleri içeren PM2.5 ve 10 mikrondan küçük partikülleri içeren ise PM 10. Gaz bileşenlerini kükürt dioksit, azot dioksit, ozon, karbonmonoksit, reaktif hidrokarbonlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) oluşturuyor. Uçucu organik bileşikler de bulunuyor. Aykaç, “Sağlık etkisi en fazla çalışılan partiküller PM2.5 ve PM10. Bunların içinde en tehlikelisi ise PM2.5. O yüzden ‘görünmez katil’ olarak tanımlanıyor. İçeriğinde ağır metaller, PAH’lar, yanmamış veya yetersiz yanan yakıt gazları, kükürt ve nitrik bileşikleri var” dedi.
Akciğer kanseri yapan mutasyonları tetikliyor
Akciğerler, bedenin dış ortama açılan ‘kapısı‘ olması nedeniyle söz konusu kirleticilerden en çok etkilenen organ.
Geçmişte yapılan bilimsel araştırmalara dayanarak Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) 2013’de dış ortam hava kirliliğini akciğer kanseri açısından ‘Grup 1 Karsinojen’ olarak sınıflandırmıştı.
Nature’de yeni yayınlanan bir araştırmaya göre, PM2.5 sağlıklı akciğer hücreleri arasında onkojenik mutasyon bulunduran hücreler üzerinden kanser oluşturuyor. Bu çalışma özellikle sigara içemeyen hastalarda, akciğer kanserinin nedenine ilişkin ipuçları veriyor. Özetle, hava kirliliği etkisiyle salınan maddeler akciğer kanserinin tümör oluşumunu sağlayan ve yine aynı kanserde önemli olan mutasyonları tetikliyor.
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Aykaç, “Hava kirleticilerinin (PM2.5) tümörü teşvik edici rolünü destekliyor. Bu makalede hiç sigara içmeyenlerde veya tütün maruziyeti az olanlarda EGFR mutasyonu kaynaklı akciğer kanseri ile PM2.5 arasında anlamlı bir ilişki buldular. Avrupa’da akciğer kanserlerinin yüzde 1-3,6’sının (sigara içmeyenlerde ise yüzde 5-7) hava kirliliğine atfedilebileceği belirtiliyor” diye konuştu.
Dış ortam kirliliğine bağlı ölümler her yıl artıyor
Aykaç, son yıllarda çevresel toksik maddelere maruz kalmanın neden olabileceği epigenetik değişiklikler ve mekanizmalar üzerinde durulduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti: “Kanıtlar dış ortam hava kirliliğinin epigenetik düzenlemesini değiştirdiğini ortaya koydu. Ayrıca potansiyel olarak çeşitli dokularda gen düzenlemesinde geçici ve kalıcı değişikliklerle sonuçlandığını da gösteriliyor. Akciğer kanseri ise hava kirliliğinin neden olduğu kanserler arasında birinci sırada yer alıyor. Akciğer kanser nedenleri arasında başta sigara ve tütün ürünleri (yüzde 90) gelirken, mesleki maruziyet (katran, arsenik, krom, nikel, dizel egzosu, kumlamacılık, hidrolik kırma), radon gazı ve asbest maruziyeti, kronik enfeksiyonlar dışında artık hava kirliliği de sayılıyor. Sigara içimi özellikle sigara içenlerde akciğer kanser gelişiminde hâlen birinci sıradaki risk faktörü. Ancak son yıllarda özellikle sigara içmeyen kişilerde de kanser gelişmesi dikkatleri hava kirliliğine de yöneltti. Dış ortam hava kirliliği yanında çevresel mesleki karsinojenlere, ev içinde radona ve pasif sigara dumanına maruziyet de akciğer kanser gelişimi için kanıtlanmış risk faktörleri. Dış ortam hava kirliliğine bağlı ölümler her yıl artış gösteriyor.”
Hava kirliliği akciğer kanserine bağlı bütün ölümlerin ve hastalıkların yüzde 25’inden sorumlu tutuluyor. 4,2 milyon ölümden sorumlu olan PM2.5, 2015’’e mortalite risk faktörleri arasında beşinci sırada yer almıştı. Dış ortam hava kirliliğine bağlı ölümlerin en az yüzde 14’ü en öldürücü kanser tipi olan akciğer kanserinden.
PM2.5 ve PM10 maruziyeti ile akciğer kanser riski arasındaki ilişki birçok çalışmada gösterildiğini vurgulayan Aykaç, şöyle devam etti: “Avrupa’da hava kirliliğinin uzun dönem etkisini araştıran ESCAPE (2013) çalışması PM’deki her 10 μg/m3 artış için ise akciğer kanser riskinin yüzde 22 arttığı ortaya koymuştu. Düşük düzey maruziyetlerde dahi akciğer kanser riskinin artıyor. Akciğer kanserinin bir alt tipi olan adenokanser riskinin daha yüksek olduğu da yine bu çalışmalarda gösterildi.“
Kılcal damarlara ulaşabilen kirleticiler
Öte yandan, solunan havadaki aerosollerin çapı, solunum sistemine partikülün taşınabilmesini belirleyen temel faktörlerden birisi. İç ve dış ortam hava kirliliğini yaratan partikül maddelerse aerodinamik çaplarına göre dört fraksiyondan oluşuyor. PM10 olarak adlandırılan partikül maddelerin çapları 2,5-10 mikrometre arasında, PM2.5’ların çapları 2,5-0,1 mikrometre arasında. Partiküllerin aerodinamik çapı 1 mikrometrenin altındaysa PM1, 0,1 mikrometreden küçükse PM0.1 olarak sınıflandırılıyor. Kirleticilerin bedenimizde ulaşabildiği bölgeler aşağıda yer alıyor: