Bu iktidar gazetecilik mesleğinin varoluşuna karşı, kadınların eşitlik mücadelesine karşı, engel olamıyorlar ama toplumun ilerleyişine karşı… Nafile bir çabayla, 71 Muhtırasında Memduh Tağmaç’ın “Türkiye’de sosyal gelişme ekonomik gelişmeyi geçti” sözüyle simgeleşen zihniyet, 90’larda “kahrolsun insan hakları” diye yürüyen polislere yaslanan bir toplum projesini canlandırma gayretinde.
Seçim yaklaştıkça baskıların artacağını biliyoruz, sansür diyoruz, dezenformasyon yasasının altında, bir kez daha, fakat bu sefer kapsamı çok daha geniş, “hükümet hakkında olumsuz yargı” oluşturmanın suça dönüştürüldüğünün farkındayız. Ancak bu iktidarın yıllardır tekrar eden repertuarında hep tekliyoruz. Bu lanet şarkı hep aynı yerden başlıyor ve biz hep aynı yerde detone oluyoruz. İktidar, Kürt gazetecilerin bilgisayarlarını sökerken yanı sıra hepimizi “abone desenleri”, “internet trafik log kayıtları” üzerinden BTK emriyle fişliyor. Kapıyı ‘şimdilik’ kırmıyor ama işaretliyor.
Aziz Oruç’la geçen Şubat’ta Boğaziçi Üniversitesi direnişi ile ilgili hazırladığı bir haber vasıtasıyla konuşmuştuk, geçmiş olsun diyeli çok olmadı. Umarım bu yazı yayınlandığında “hepsi serbest!” diye tweet atarız. Lakin yeterince usanıp, yeterince utanmadık mı bu ‘geçmiş olsun’lardan…