Acaba akıllarda Netflix’in medyayı fon yapan dizisi, Kuş Uçuşu gibi bir ortam mı var? Haber sonrası şampanya yollanan ana haber sunucuları, ergen tavırlı yapımcılar ve 9 milyonluk bütçeyi beğenmeyen ekibe darbe organize eden CEO’lar… Bir de onları devirmek isteyen ama niye o kadar kötü olduğunu bir türlü anlayamadığımız hırslı bir stajyer. Ana akımı ele geçirmek için her yolu deniyor, sonunda başarıp kameralar kendisine dönünce o ekranı nasıl kullanacağını bilmiyor, daha önce hiç düşünmemiş, hiç çalışmamış. Sadece ve sadece ‘biri’ olmak istiyor. AKP’nin medya hikâyesi de böyle.
Kuş uçuşu bir bakışla, bu ülkede villasının havuzuna girmeye üşenen haberciler yok, haber verebilmek için canını dişine takan gazeteciler, gazeteci olabilmek için tüm imkanlarını zorlayan gençler var. Sansür yasa tasarısının ertelenmesi şaşırtıcı değil, 29. Maddede tarif edilen “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle”, “gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde” ifadelerinin yarın dönüp kimleri vuracağını iktidar medyası da gayet iyi biliyor. Diyarbakır’daki suçlamalara, hukuk ihlallerine bakınca görüyor. Ava giderken avlanmak da var. Oysa ‘havuz’a bakıp kim bilir ne hayaller kurmuşlardı…