Görmezden gelen bir başka güç de medyaydı. Fraser açtığı tartışmada doğrudan gazetecilere sesleniyor, duygularını karıştırmadan ölen çocukların haberini vermenin imkansızlığından ve çaresizliğinden bahsediyordu. Bu yazı çok eleştirildi, zaten durumun kendisi yeterince vahimdi, gazeteci duygularını karıştırmadan da bu haberleri verebilirdi. Trajik ayrıntılar nihayetinde insanları bu şiddete alıştırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Fraser haklı çıktı, bugün geldiğimiz noktada İsrail’in ve desteklediği medyasının inkarlarına karşı hastaneden ölen çocuk bedenlerin göstermek zorunda kaldı gazeteciler.
Noam Chomsky ve Edward S. Herman, Rızanın İmalatı adlı kitaplarında günümüz propaganda makinesinin işleyişini kâr odaklı, tekelleşmiş medya, onun bağımlı olduğu reklam endüstrisi kadar “tepki üretiminin” başarısına bağlar. Bu düzen içinde gazeteciler, neyin haber olacağını, kime sorulacağını, hangi sözcükleri kullanacaklarını belirlerken objektif ve etik davrandıkları konusunda hiç şüpheye düşmezler. Yanlış bir şey yapmaları durumunda çoğunlukla yönlendirilmiş kitleler telefonlara sarılacak, mektuplar yazacak onları doğru yöne çevirecektir. Koskoca demokratik Batı medyasını telefonla arayıp ‘şu haberi böyle verin’, ‘bunu demek yasak’ diyecek halleri yok ya (?) Bu öylesine ince işler ki sonunda ölen çocuklar için ağlayan Chris Gunness’i Yahudi karşıtı olmakla itham etmeye kadar varır.