KCK’nın dün yaptığı açıklama, Fırat Haber Ajansı (ANF) tarafından şu kaygı verici sözcüklerle yayımlandı: “Eğer bu dizginlenmemiş faşist karakterli kişilik durdurulamazsa, Türkiye’de savaşın giderek tırmanacağının anlaşıldığını ifade eden KCK, ‘Bu durumu engellemenin tek yolu, Varto, Gever, Cizre, Silopi, Silvan, Nusaybin başta olmak üzere özyönetim oluşturup kendi kendini yöneteceklerini söyleyen tüm il ve ilçelere sahip çıkmak gerekmektedir. Kürtler her yerde ayağa kalkarak bu saldırılara karşı durmalıdır. Kürt halkı hiçbir yerde saldırılar karşısında yalnız bırakılmamalıdır’ dedi.”
‘Katliam’a elbette hayır! Ama, Türkiye’de, 2015 Ağustos’unda adı geçen merkezlerde ‘özerk Kürt yönetimi’nin yürürlüğe girebilmesi mümkün mü? Bu, ‘gerçekçi’ bir siyasi hamle mi?
Eğer, bunu siyaset olarak dayatırsanız, tıpkı Erdoğan gibi, KCK’nin de 7 Haziran sonucuna itibar etmek istemediği ve HDP’yi ‘ıskartaya çıkartmak’ istediği sonucuna varılmaz mı?
Türkiye’yi Doğu’da ‘kan banyosu’na, Batı’da ‘anti-demokratik baskı rejimi’ne doğru sürükleme yönündeki gidişatın bir yanındaki tehlikeli ‘ihtiras’ı teşhis edebiliyoruz.
Öte yanındaki ne? Şayet ‘üst akıl’ değilse, hangi ‘akıl’ ve niçin?